Türkiye ile ilgili kimi zaman argo sözcüklere varan sert ifadeler kullanan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e yanıt Başbakan Ahmet Davutoğlu'ndan geldi. Davutoğlu "Putin'in bu konuda söylediği hiçbir şeyi ciddiye almıyorum. Çocukça. KGB günlerinde kaldı herhalde. Bu açıklamaları ciddiye almak bize hakaret olur" dedi. Davutoğlu, Irak makamlarının Başika'daki Türk askeri varlığına yönelttiği eleştirilere "Biz çekilirsek DAEŞ gelir. Irak askerleri buraya gelirlerse onları çiçeklerle karşılar, orayı teslim eder, çekiliriz" yanıtı verdi. Davutoğlu'nun Brüksel dönüşü beraberindeki gazetecilere mesajları şöyle:
* CiDDiYE ALMIYORUM: (Putin'in açıklamalarının hatırlatılması üzerine) Birisi bir açıklama yaptığında bu konularda ciddiye almak için bir kıyaslama yapıyorum. Bir ay önce olsaydı Putin bu açıklamayı yapar mıydı? 24 Kasım'dan bu yana bir ay oldu. Bir ay önce bu günlerde Putin böyle bir açıklama yapar mıydı? Putin birdenbire Türkiye'nin Müslüman bir ülke olduğunu, bir İslamlaşma içerisinde olduğumuzu hatırladı. Birden Türkiye'nin ABD ile yakın ilişkiler içerisinde olduğunu hatırladı. Bir konuşmayı ciddiye almak için o konuşmanın konjonktürel şartların dışında gerçekleşmesi lazım. Dolayısıyla Putin'in bu konuda söylediği hiçbir şeyi ciddiye almıyorum.
* KGB GÜNLERiNDE KALDI: Hele hele çok çocukça bir tavırla... Bunu önceden darbeciler yapardı. "Türkiye İslamlaşıyor.." Şimdi bunu Putin keşfetti. Türkiye içinde güya muhalefet oluşturacak. Sayın Cumhurbaşkanımızın ailesi ile ilgili iddiaları gündeme getirdiğinde yine söyledim. "Bu bir Sovyetik propaganda" dedim. Ben şimdi Putin'in şahsında soğuk savaş dönemini aşmış, demokratik Rusya'ya seçilmiş bir lider değil de Rusya adına konuşan bir Sovyetik zihniyet görüyorum.
* TEBESSÜM EDiYORUZ: Yani KGB günlerinde kaldı herhalde Putin. Ama KGB geride kaldı, o Sovyetik propaganda dönemi geride kaldı. Yaptığı her açıklamayla dünyada tebessüm uyandırıyor. Alaycı, müstehzi bir tebessüm. Bizim için ciddiye alınacak açıklamalar değil, çağdaş günün ruhuna uyan açıklamalar değil, Türkiye-Rusya ilişkilerinin ruhuna uygun açıklamalar değil. Ben sadece tebessüm ediyorum yani o dönemleri hatırlayarak. Ama bu açıklamaları ciddiye almak bize hakaret olur.
* ABD "ASKERLERiNiZi ÇEKiN" DEMEDi: (ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın Musul'daki Türk askerinin çekilmesi gerektiği yönündeki açıklamasının hatırlatılması üzerine) Biden'ın böyle bir açıklaması gelmedi bana. Başka bir açıklama olabilir. Ben Biden ile iki görüşme yaptım hiçbirinde bana askerleri çekmemiz gerektiğini söylemedi. Ama Irak hükümeti ile uzlaşarak 'bunu yürütürseniz iyi olur' dedi tabi. Hepimiz bunu istiyoruz. Bunun uzlaşarak yapılması gerektiğini düşünüyoruz.
* GÜVENLiĞiMiZ SINIR ÖTESiNDE: Türkiye'nin sınır güvenliği sınır ötesinden başlıyor. Yani muhatabımız devletler Irak ve Suriye sınırlarını kontrol edemiyor. Keşke kontrol edebilseler de bizim askerimiz oraya gitmek zorunda kalmasa. Kolay mı zannediliyor biz şimdi askeri gönderiyoruz. Eğer o hat üzerinde biz DAEŞ ve PKK'yı kontrol edebilecek bir güvenlik atmosferi oluşturamazsak Türkiye içinde de güvenlik oluşturamayız. Cizre'de Silopi'de operasyonlar yürüyor. Cizre'de Silopi'de yürüyen operasyonlar acaba Irak'ta Suriye'de muhatap alınabilecek devlet otoriteleri olsaydı oraya o kadar silah girmesi mümkün olabilir miydi? Ne kadar kontrol ederseniz edin karşı tarafta muhatap bir devlet olmayınca bu giriyor. Buradaki mevcudiyetimizin bir sorun ve Türkiye'nin yayılmacı emeli gibi görülmemesi lazım. Aksine Irak'ın toprak bütünlüğünü koruyan bir tedbir olarak görülür.
* SALDIRI iSTiHBARATI BiR HAFTA ÖNCE GELDi: (Başika'daki birliğe DAEŞ saldırısı) Saldırı oradaki eğitim faaliyetinin devamı için aldığımız askeri takviye kararının ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Bize bir hafta kadar önce bir istihbarat bilgisi geldi oradaki durum ile ilgili onun üzerine asker gönderdik. Irak'tan izin alsaydınız diye bir argümanın karşılığı yok çünkü o askerin güvenliği için de bunun mahremiyet içinde yürütülmesi lazım. Irak'la prensipte anlaşmış olduğumuz için bunun bir sorun teşkil etmeyeceğini düşündüm. Bu son gelişmeler de bu kararın aslında doğru olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla biz bu hareketimizi devam ettireceğiz.
* ÇEKiLiRSEK DAEŞ GELiR: Ben müsteşarlarımızla giderken söyledim sayın Abadi'ye, Iraklı yetkililere söyleyin. Biz çekilirsek kim gelecek bu bölgelere? Biz çekildik diyelim o bölgeden gelecek olan DAEŞ'tir. Eğer Irak askerleri buraya gelirlerse onları çiçeklerle karşılar ve orayı onlara teslim eder ve çekiliriz. Ama Irak askerleri değil de DAEŞ gelirse böyle bir senaryonun önce Irak hükümeti tarafından reddedilmesi lazım.
RUSYA RAKKA'YI VURSA BİZE MÜLTECİ GELMEZ
Davutoğlu Brüksel'deki zirvede AB liderlerine verdiği mesajı anlattı: "Rusya Rakka'yı bombalasa, DAEŞ'i bombalasa Türkiye'ye hiçbir mülteci gelmez. Ama Rusya Azez'i bombalar, Halep'i bombalarsa o zaman Türkiye'ye mülteci gelir. Ve burada Rusya'nın iyi niyetli olduğunu düşünmüyorum. Bunu da ifade etmiştim. Rusya'nın şimdiki bombardımanları Suriye'den Türkiye'ye daha çok mülteci akınına sebebiyet vermektedir. Dolayısıyla Türkiye Avrupa arasında yoğun bir güvenlik ve dış politika senkronizasyonu lazım. Fasılların açılması lazım. Bunlarda mutabık kaldık."
ASKER PARİS'TE DE SOKAĞA İNDİ
Cizre ve Silopi'de yapılan operasyonlara askeri birliklerin de katılmasına yönelik getirilen eleştirilere Başbakan şu sözlerle yanıt verdi: "Demokratik hukuk devleti kuralları içinde yürüyen operasyonlardır. Amerika'da da Florida'da olaylar olduğunda birçok yerde sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Paris'te terör olayı olduğunda askere Paris'e girin emri verildi. Oralarda normalken Türkiye'de güvenliğin sağlanması neden normal olmasın? Özgürlüklerin kısıtlandığı, kapsamlı, kalıcı olağanüstü hal olsaydı anormal olurdu. Ama burada hendek kazan, barikat kuran, bunun üzerinden Türkiye'de istikrarsızlık yaratmaya çalışan bir gruba karşı ve yalnızca bu gruba karşı bir operasyon yapıyoruz. Eskiden olduğu gibi bu hendek ve barikatlar temizlendikten sonra geri çekilme yok. Orada kalınacak.
DİYARBAKIR'DA BAKANLAR KURULU
"İnsanlar devleti daha kapsayıcı görmek istiyorlar. Bir Bakanlar Kurulu da Diyarbakır'da toplansa ne olur?" sorusuna Davutoğlu şu yanıtı verdi: Düşünüyorum bunu. Yapabiliriz, yapacağız. Dağlıca saldırısından hemen sonra Kurban Bayramı namazını orada kıldım. Özellikle aileyle olunur bayramda ama ben ailemle olmaktansa Diyarbakır'da terör mağduru ailelerle sabah kahvaltısı yaptım. Dolayısıyla ben Diyarbakır'a her an gidebilirim. Bizim oradaki varlığımız hep olacak.