Başbakan Binali Yıldırım, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, bugünün güzel bir özelliği olduğunu belirterek, "Bugün KKTC'nin kuruluş yıldönümü. 33 yıl önce KKTC kuruldu. Bütün Kıbrıslı kardeşlerimizin bu güzel gününü kutluyor, coşkularını anavatan olarak paylaşıyoruz. Türkiye, her zaman Kıbrıs'ın yanındadır, yanında olmaya da devam edecek. Kıbrıs'ın siyasi, ekonomik ve sosyal gelişimine katkı sağlamaya yönelik her türlü katkıyı hassasiyeti sürdüreceğiz. Kıbrıs'ta bu günlerde müzakereler devam ediyor. Bu müzakerelerin amacı, yıllardır devam eden adadaki haksızlıkların sona erdirilmesi. Bilindiği gibi, Kıbrıs Rum tarafı adanın tamamını temsil ediyor ve KKTC'ye bu anlamda ambargo uygulanıyor. Dolayısıyla bu müzakerelerin amacının bu adaletsizliği ortadan kaldırılması gerekiyor. Bu görüşmelerden ümit ederiz ki hayırlı bir sonuç çıkar. Sonuç ne olursa olsun, Kıbrıslı kardeşlerimizin haklarını geriye götürecek adil temsil haklarına zarar verecek hiçbir çözüm asla ve asla kabul edilemez. Kıbrıs'ta iki taraflı, dönüşümlü başkanlığı içeren adil paylaşımlı bir çözümü biz de çok arzu ediyoruz. Tabiatıyla Kıbrıs'ta geçmişte yaşanan olayların bir daha olmaması için Türkiye'nin etkin garantisi aynen devam etmelidir. Bu konuda farklı alternatifler ortaya sürenler asla ve asla yanılgı içerisinde olmasınlar. Ümit ederiz ki bu görüşmeler iki tarafı da memnun edecek şekilde sonuca bağlanır" ifadelerini kullandı.
"ASGARİ ÜCRETİN İŞVEREN AYINA DÜŞEN PRİM DESTEĞİNİ 2017 YILINDA DA DEVAM ETTİRECEĞİZ"
Asgari ücret artışından doğan sigorta priminin işveren payının devlet olarak işverenlerin yükünü azaltmak için yüklendiklerini anlatan Yıldırım, "Asgari ücretin işveren ayına düşen prim desteğini 2017 yılında da devam ettireceğiz. 2017 yılı boyunca kobilerimize, girişimcilerimize 7,5 milyar liralık bir destek sağlıyoruz. Böylelikle piyasadaki hareketlilik daha da artacak" şeklinde konuştu.
Yıldırım, yurtiçi ve yurtdışı fuarlara katılan firmaların yer kirasının ve diğer masraflarının karşılanacağını da ifade etti.
Terörle mücadeledeki kararlılığın eksilmeden devam ettiğine dikkati çeken Yıldırım, "Kış aylarında, kış, kar demeden, soğuk demeden terör yuvalarını dağıtmaya devam edeceğiz. Ülkemizin milletimizin başını ağrıtan şer odaklarına göz açtırmayacağız. Irak ve Suriye üzerinden, ülkemize yönelik oradaki iç karışıklardan, savaşlardan dolayı terör tehdidi halen devam ediyor. Türkiye'yi tehdit eden terör bitinceye kadar hem içeride hem dışarıda mücadeleyi sürdüreceğiz. Fırat Kalkanı ile Suriye'de, terörün topraklarımıza erişmeden durdurulması için halen yoğun bir ÖSO ve silahlı kuvvetlerimizin desteği ile devam ediyor. Aynı şekilde, Irak'ta muhtemel gelişmeleri dikkate alarak, bu bölgede de gerekli hazırlıklarımızı yapıyoruz. Bu hem ülke güvenliğimiz hem de sınır bölgelerimizdeki kardeşlerimizin güvenliği için önemlidir. Suriye'de birliklerimizle ÖSO El-Bab'a doğru ilerliyor. El Bab'ın 2 kilometre yakına kadar gelmiş bulunuyor. Burayı da DEAŞ unsurlarından kısa sürede temizlemiş olacağız. Ayrıca, PYD, YPG, PKK terör örgütlerine operasyonlarımız, amansız bir şekilde devam ediyor. Irak ve Suriye'de demografik yapının değiştirilmesine asla rıza gösteremeyiz. Aksi bir durum bölgede yıllarca devam edecek bir iç çatışmanın başlaması anlamına geliyor. Türkiye olarak bütün çabamız bölge halkının özellikle Suriyeli, Iraklı kardeşlerimizin can güvenliklerinin sağlanması, hayatın normale dönmesidir" açıklamasında bulundu.
TRUMP'IN ABD BAŞKANI SEÇİLMESİ
Amerika'da Başkanlık seçiminin yapıldığını hatırlatan Yıldırım, "Trump ABD'nin yeni seçilmiş başkanı oldu. Hayırlı uğurlu olsun, kendisini telefonla arayıp tebrik ettim. Amerika halkı kendi geleceği ile ilgili kararı vermiştir. Bu süreci tüm ülkelerin iyi okuması, dünya genelindeki değişimin dinamiklerini anlamaya gayret etmesi gerekiyor. Sandıktan çıkan sonucu sokak şiddetleriyle yok saymaya çalışmak demokrasiye karşı kabul edilemez bir tutumdur. Aksi halde demokrasinin temeli olan seçme ve seçilme hakkının anlamı kalmaz" diye konuştu.
AVRUPA BİRLİĞİ'NİN TÜRKİYE HAKKINDAKİ ELEŞTİRİLERİ
Türkiye hakkında, bugünlerde Avrupa Birliği çevrelerinde uzun zamandır birtakım olumsuz beyanatların devam ettiğini anlatan Yıldırım, "Bunlar bilgiye dayanmayan, objektiflikten uzak yaklaşımlardır. AB'deki dostlarımız, maalesef 15 Temmuz ülke olarak uğradığımız alçak saldırı karşısında, net ve berrak tavrı ortaya koyamadılar. Bir milletin canı pahasına tanklar, silahlar karşısında dikilerek ülkesini, demokrasisini, geleceğini savunmasında aslında anlaşılmayacak hiçbir şey yoktu. Her şey dünyanın gözü önünde oldu. Eğer demokrasiye ve özgürlüklere inanıyorsanız, bir milletin verdiği bu destansı mücadeleyi ancak ve ancak ayakta alkışlarsınız. Bir milletin üzerine ağır silahlarla ateş açanları, Meclis'i bombalayanları açıkça lanetlersiniz. Bu tavrı güçlü bir şekilde eğer ortaya koyamıyorsanız, kusura bakmayın sizin samimiyetinizi sorgularız" dedi.
"AVRUPA BİRLİĞİ ÖNCE ŞU TERÖRİSTLERİN AĞZINDAN KONUŞMAYI BIRAKSIN"
Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"PKK'ya, FETÖ'ye kucak açanlar, terörist başının posterlerini duvarlarında asanlar, Türkiye'ye ayar vermeye çalışamazlar. Avrupa Birliği, önce şu teröristlerin ağzından konuşmayı bıraksın. Önce, terör grupları ve onların siyasi uzantılarına destek olmaktan vazgeçsin. Tercihini yapsın. Türkiye'yle mi yola yürüyecek, yoksa Türkiye'nin düşmanlarıyla mı el ele kol kola hareket edecek? Bu ülke, hiçbir ülkeden talimat almaz, hiçbir ülkenin yönlendirmesiyle hareket etmez. Bizim talimat alacağımız tek kaynağımız aziz milletimizdir, milletimiz dışında hiç kimseden talimat almaya ihtiyacımız yoktur. Bugün, Türkiye'de ne demokrasi ne hukukun üstünlüğü ne de özgürlükler, hiçbir şey de tehlike altında değildir. İnsanımızın canına kastedenler kim olursa olsun asla müsamaha görmeyecek. Haklı eleştirilere açığız. Maksatlı ve tutarsız yaklaşımları da asla kabul etmeyiz. Şimdi AB tutturmuş terör yasasını değiştirin. Nereden çıktı kardeşim? Türkiye, terörle amansız mücadele veriyor, bir darbe girişimi geçirmiş. Ne olduğunu biliyoruz, terör örgütlerinin telkiniyle bize bunu söylüyorlar. Kusura bakmasınlar."
"Milletvekili dokunulmazlığı ile ilgili eleştirilerini ard arda sıralıyorlar" diyen Yıldırım, "Halbuki milletvekilliği dokunulmazlıkları, AB ülkeleri de dahil zaman zaman kaldırılmıştır. Nitekim, Almanya, İsveç, İzlanda, Yunanistan...Bunun sayısız örnekleri var. Bu ülkelerde suçüstü yakalanan milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılmıştır. Avustralya'da ulusal meclisi muhalefet lideri neonaziler tarafından düzenlenen baloya katılıyor. Baloya savunma Bakanlığı tarafından yasaklanmış askeri kıyafetle katıldığı için dokunulmazlığı kaldırılıyor. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Ortada ciddi suçlamalar varken, yargı görevini yerine getiriyor diye yaygara koparıyorlar. Bu çifte standardı asla kabul etmiyoruz. AB ülkelerinin kendilerine hak gördüklerini, Türkiye de kendisine hak görüyor. Meselenin tartışılacak hiçbir yanı yoktur" şeklinde konuştu.
"SON İLERLEME RAPORU MAKSADINI AŞAN İFADELERLE DOLU"
"AB'nin son açıkladığı rapor, bizi hem üzmüş hem de rahatsız etmiştir" diyen Yıldırım, "Bugüne kadar yürüttüğümüz müzakerelerde yapıcı eleştirileri hoşgörüyle karşıladık ancak son İlerleme Raporu maksadını aşan ifadelerle dolu, bunu Türkiye olarak asla kabul etmiyoruz. Biz, AB'yi terörle mücadelede hep yanımızda görmek istedik, terörün teröristin arkasında değil" ifadelerine yer verdi.
Bazı milletvekillerinin yargı kararıyla ifade vermeye getirilmesi ve bir kısmı hakkında tutuklama kararının verilmesinin tamamen hukukun işi olduğuna dikkati çeken Yıldırım, "Yapılan işlemler de hukuk çerçevesinde yürütülmektedir. Haklarında teröre destek vermek, terör örgütü üyesi olmak gibi ağır iddialar vardır. Milletten aldığı yetkiyi, hiçbir vekil terörü besleyip halka düşmanlık etmek için kullanamaz. Bunlar yargının önünde ya aklanacak ya da yaptıklarının hesabını verecek, bundan başka da üçüncü bir yol yoktur. Türkiye'de hukukun nasıl işleyeceğine, AB büyükelçileri karar veremez. Milletimiz, AB büyükelçilerinin HDP grubunda verdikleri o trajikomik fotoğrafı asla unutmaz. HDP, terör örgütüyle arasına mesafe koyamayan parti olmuştur. Bu milletin canına, malına, kardeşliğine kastedenler her yerde hakettikleri cezayı görecek. Bu milletin, huzurunun düşmanı olan PKK'ya DEAŞ'a yurtiçinde ve yurtdışında operasyonlarımız sürecek" şeklinde konuştu.
Siyasetin belirli bir düzeyde olmasını ve her siyasi partinin aklı selim çerçevesinde ülkesine katkı yapmasını beklediklerini belirten Yıldırım, "Türkiye'nin yapay gerilimlerle, boş laflarla çamur at izi kalsın mantığıyla bir yere gidemeyeceği aşikardır. Bunu ne yazık ki CHP, öteden beri anlayamıyor veya anlamamazlıktan geliyor. Defalarca Sayın Kılıçdaroğlu'na çağrıda bulundum, gelin beraber hareket edelim, Türkiye'nin ihtiyacı olan adımları olgunluk içinde beraber atalım. Ancak, Sayın Kılıçdaroğlu, 'dediğim dedik çaldığım düdük' diyor başka bir şey demiyor. Yabancı medyaya, büyük oy farkıyla seçilmiş hükümetini, iktidar partisini şikayet ediyor, önüne gelen dost düşman demeden AK Parti'yi kötülüyor. Hem Sayın Cumhurbaşkanımız hem de hükümetimizle ilgili bu iddiaları delillendirdiğini bugüne kadar görmedim. Asılsız ispat, asılsız iddia nasıl ispat olacak? Şimdi rejimi değiştirecekler diyor. Ey Kılıçdaroğlu, rejim tartışması 1923'te bitti. Cumhuriyeti tartışan kimse yok, olsa da önce karşısına çıkan AK Parti olur, bunu da bil. Biz rejimi değil anayasayı değiştirmek istiyoruz. Vesayet anayasasını değiştirmek istiyoruz. Bırakın da millet buna karar versin, milletin kararına hipotek koymayın. Olmak isteseniz de olamazsınız. Millete karşı konulmaz millete tabi olunur tabi" diye konuştu.
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ
Türkiye'nin gündemini uzun süredir meşgul eden anayasa değişikliği konusunda önemli bir aşamaya gelindiğine dikkati çeken Yıldırım, "Bu değişiklikle ilgili çağrımızı CHP'ye, MHP'ye yaptık. Bir sürede bunun üzerinde çalıştık. Günün sonunda Anamuhalefet Partisi hükümet sistemi değişikliğine, yani Cumhurbaşkanlığı diğer adıyla Başkanlık sistemine karşı olduğunu açıkça belirtti ve kenara çekildi. MHP, her ne kadar parlamenter sistemden yana olduğunu ifade etse de şu anda içinde bulunduğumuz durumun sürdürülebilir olmadığını, ülkenin bir an önce halkın seçtiği Cumhurbaşkanıyla, mevcut anayasanın birbiriyle uyumlu hale getirilmesi hale getirilmesi konusunda bizimle mutabık olduğunu iletti. Hükümet sistemi değişikliği ile sınırlı bir anayasa değişikliği konusunu, yüce Meclis'e getirmeye karar verdik. Bundan sonra karar yüce milletindir. Millet meclisi, bu kararın milletin önüne gitmesine imkan ve yol verecek, nihai kararı millet verecek" ifadelerini kullandı. Başbakan Yıldırım, konuşmasında şunları kaydetti:
"CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu diyor ki, 'Kapımız açık, biz kapıyı hiç kapalı tutmadık'. Bizim kapımız da açık. Hala vaktin var, tren kalkmadan binebilirsin. Gelin hep beraber yapalım. Yenikapı ruhunu yaşatalım ve bu şeref, vesayet kalıntısı bu anayasayı birlikte değiştirelim. İnşallah, MHP'yle birlikte bu değişiklikleri Yüce Meclimisizin takdirine sunacağız. Oturur, meseleyi müzakere ederiz. Gelin konuşalım, kafanıza yatmıyorsa yine 'hayır' deyin. Daha konuşmaya başlarken, 'istemezük' demenin demokraside yeri yok. Biz, bu yolda yürümeye kararlıyız ve çalışmalarımızı son noktaya getirdik. Çok kısa bir süre sonra da Meclis'te konu, gündeme alınacak. Anayasa ne AK Parti'nin, ne MHP nin ne de CHP'nin meselesi değil, bu partilerin de işi olmayacak. Anayasa milletin anayasası olacak."
15.11.2016 13:19:08