“Tırmanış ve dağ sevdası hiçbir zaman insanın içinden çıkmıyor”
2018 yılında tırmanış esnasında geçirdiği bir kaza sonrasında yüksek tırmanışlara bir süre ara verdiğini belirten Yıkılmaz; “Dağda geçirdiğim küçük bir kaza sonrasında sakatlığım oluştu ve o yüzden biraz rölantide kaldım. 2018 yılından bu yana Türkiye içerisindeki dağlarda tırmanış heyecanım devam ediyor. Ancak o 7 binlik dağlara henüz dönemedim. Bu tırmanış ve dağ sevdası hiçbir zaman insanın içinden çıkmıyor. Bir tarafından mutlaka devam ediyorsunuz. Bu yıl da bağlı bulunduğum kulübümüzün programı ile Nepal’e gittik. Orada 8 binlik dağlardan olan Annapurna ve Mardi Himal dağlarının ana kamplarına gittik. Ama buna biz trekking diyoruz çünkü zirve tırmanışı gerçekleştirmedik. Sadece kamplarda kalarak ve güvenli yükselişler yaptık ve ana kamplara kadar yürüyüp dönüş şeklinde bir program yaptık. Nepal’de o mistik havada ve doğada, dağların ana kamplarına yürüyüş yapmak çok güzeldi. Şu ana kadar gittiğim bütün coğrafyalardan farklı bir şekildeydi Nepal. Bu anlamda da çok farklı bir zenginlik tanımış oldum” dedi.
“Sırtınızdaki yükü gramla hesaplıyorsunuz”
Kadın olarak dağcılıkta ve doğada herkesin eşit olduğunu belirten Yıkılmaz, doğru antrenman ve hazırlıklarla kadın-erkek farkının ortadan kalktığını vurgulayarak “Kadın olarak aslında bir farklılık hissetmiyorsunuz. Ben bu konuda bir farklılık hissetmedim. Çünkü doğada herkes eşit. Tabiki fiziki farklılık olarak fark edebilir ama ben hiç bir eksiklik veya bir sıkıntı yaşamadım. Dağa çıkarken sırtınızdaki yükü gramla hesaplıyorsunuz. Dolayısıyla bütün yükünüz ortak ve bütün yükü eşit olarak paylaşırız. Kadın, erkek hiçbir fark olmaz. Gideceğiniz yere göre doğru antrenman yapar ve vücudunuzu doğru bir şekilde hazırlarsanız, kadın erkek vücudunun hiçbir farkı olmayacaktır” ifadelerine yer verdi.
“Ben mutluluğu ve sadeliği dağlarda buluyorum”
İnsanların en yalın halinin dağlarda ortaya çıktığını ifade eden Yıkılmaz; “Dağcılık bir tutku veya hevesten de ziyade bir yaşam tarzıdır. Dolayısıyla orada tamamen doğa ile baş başa ve temel ihtiyaçlarla birliktesiniz. Minicik bir yemekle karnınız doyuyor ve o sizi hayatta tutuyor. İnsan hayatı aslında çok basit. Ben mutluluğu, sadeliği, doğallığı dağlarda buluyorum. İnsanın en saf ve yalın hali dağlarda çıkıyor aslında ortaya” dedi.
En büyük hedefi dünyanın çatısına çıkmak
Gelecek hedefleri arasında Rus Dağcılık Federasyonu tarafından verilen "Kar Leoparı" unvanını kazanmak ve 8 bin metre üzeri dağlara tırmanmak olduğunu belirten Yıkılmaz; “Bilindiği üzere dünyanın çatısı 8 bin metreler. Dünyada 14 tane 8 bin metre üzeri dağ var onların da hepsi Himalaya Dağlarında. Himalayalara bu yıl Nepal ile bir giriş yaptım, ana kamplara kadar yürüyerek. Hedefim 8 binlik bir dağa tırmanmak. Yani o atmosferi, o heyecanı yaşamak istiyorum. Oraları görmek istiyorum. Onun dışında ise 5 tane 7 bin metre üzeri belirlenmiş dağa çıktığınız zaman ‘Kar leoparı’ unvanı veriliyor. Rus dağcılık federasyonu tarafından. Benim de planlamadığım şekilde bu gelişti. Yani 5 tane belirlenmiş dağın dördüne çıkmış bulundum. Bunları ben ‘kar leoparı’ olmak için yapmadım ama program o şekilde gelişti. Dolayısıyla 4 tanesini yapmış oldum ve son kalan 7 binlik Pobeda Dağı’na da tırmanmayı denemek istiyorum. Bir Türk kadını olarak ‘Türk Kadın Kar Leoparı’ olmak istiyorum. İçimden öyle bir denemek geçiyor. En azından 4 tanesini yapmışken beşinciyi de tamamlayıp o dağı da görmek istiyorum. Onu deneyeceğim bir de çıkabilirsem 8 bin metrelik dağlara çıkmayı istiyorum” dedi.
“Çıkmak kadar inmek de önemlidir”
Dağcılığın sadece heyecanlı ve keyifli değil, aynı zamanda tehlikeli ve zorlu bir aktivite olduğunu da hatırlatan Yıkılmaz, sağlıklı bir şekilde inişin, tırmanış kadar önemli olduğunu vurgulayarak “Dağlara tırmanmak keyifli ve heyecanlı ama aynı zamanda tehlikeli ve zor tabiki. Vücudumuzun ilk başta yüksekliğe uygun olması ve alışması gerekiyor. Bunun için biz yüksek dağlara çıkarken ara ara kamplar yaparak, vücudumuzu dinlendirerek ve o yüksekliğe alışarak çıkıyoruz. Tabi öncesinde ve o esnada beslenmek çok önemli. Bütün bunları yaşarken aynı zamanda bunun riskli tarafları da var. Buzul çatlaklarından tutun, uçurum kenarlarına ve kopan iplerine kadar değişik tehlikeler var. Tabi bunların hepsini göze alarak gidiyoruz. Çok şükür ben büyük ve ciddi kazalar yaşamadım, görmedim ama tabi hasta olan arkadaşlarımız oldu. Onları indirmek zorunda kaldık. Çok ciddi tehlikeler atlattılar. Bunların hepsini kendimiz öngörerek, eğitimlerini öğreniyoruz. Bu şekilde zorluklara ve tehlikelere karşı önlemlerimizi alarak gidiyoruz ama her dağcının bilmesi gereken şudur. Önemli olan sağlıklı bir şekilde o dağdan inebilmek. Yani evinizden çıktığınızda tekrar sağlık bir şekilde eve geri dönebilmek. Bizim birinci prensibimizdir. Çıkmak kadar inmek de önemlidir. Sağlıklı ve güvenli bir şekilde dönmek isteriz” dedi.
Dağların zirvesindeki Türk bayrağını dalgalandırmak için kararlı bir şekilde ilerleyen Hümeyra Yıkılmaz, başarılarıyla da Türk kadınlarına ilham kaynağı olmayı sürdürüyor.