El ele Hakk'a

Başbakan Alevi Kanaat Önderleri ile buluştu



Başbakan Ahmet Davutoğlu, Alevi Kanaat Önderlerine seslendi: Tunceli ziyaretimde bir çağrıda bulunmuştum. Gelin el ele, el Hakk'a diyelim. Biz aynı kökten geldik

Terör olaylarına da değinen Davutoğlu, PKK, DEAŞ ve DHKPC'nin Müslümanları, Alevileri, Sünnileri, Kürtleri, Türkleri temsil etmediğini ifade etti

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Çankaya Köşkü'nde Alevi Kanaat Önderleri ile kahvaltıda bir araya geldi. Toplantıya Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik de katıldı. Başbakan Davutoğlu Alevilere seslenirken, "Zor vakitlerden geçiyoruz, kardeşin kardeşe düşman kılınmak istendiği vakitlerden geçiyoruz. Şiddetin, terörün, baskının, zulmün insanlık onurunu ayaklar altına almaya çalıştığı zor vakitlerden geçiyoruz" dedi. Başbakan Davutoğlu, Alevi Kanaat Önderlerine şöyle seslendi: 

ŞERLERİ DEF ETMEK LAZIM: Ruhumuzun enginliğinden gelen bu sesi bir kez daha söyleme vaktidir. Vakitler hayrola, hayırlar feth ola şerler def ola. Hangi gelenekten gelinirse gelinsin. Hep bu çağrıyla bakarız. Şerleri def etmek lazım. Bugün defedilecek o kadar çok şer var ki. Bu çerçevede sizlerle bir araya gelmek bana büyük bir onur veriyor. 

GELİN EL ELE, EL HAKK'A DİYELİM: Tunceli, Dersim ziyaretimde Horasan geleneğinden bahsettik. Orda bir çağrıda bulunmuştum. Gelin el ele, el Hakk'a diyelim. Biz aynı kökten geldik. Aynı irfanın aynı geleneğin sözcüleri takipçileriyiz. O kadar çok istişare edeceğimiz konu var ki. Meselelerimizin farkındayız Alevi Bektaşi temsilcileriyle yaptığım konuşmada hep bu mesele üzerinde durduk. Hiçbir şekilde siyasi bir gündemin parçası olarak bir araya gelmiyorum. Daha önce tahayyül etmiş olduğumuz adımları inşallah tek tek atmak iradesine sahip olmamızın yanında bugünlerde bir araya gelmemizin özel bir anlamı var. Teröre, şiddete, baskıya, zulme karşı Anadolu irfanını hayata geçirmenin ihtiyacını hissettiğimiz bugünlerde bir kardeşlik çağrısı için bir aradayız. 

SOY İLE ŞEREF OLMAZ: Kütüphanesinde ve masasında sistematik, akademik kitapların yanında irfani kitapları da mutlaka bulundurduğunu belirten Davutoğlu, Makalat'ın, Mesnevi'nin bunlardan olduğunu ifade etti. Başbakan Davutoğlu şu sözü Alevi Kanaat Önderleriyle paylaşmak üzere not ettiğini söyledi: "Mal ve soy ile şeref olmaz şeref ancak bilgi ve edep iledir. Her şeyin soy ile izah edildiği faşizan tavırların ya da mal ile izah edildiği tüketim kültürüne dayalı hayat anlayışlarının ötesine geçen bir mesajdı. Bütün dünyaya bir mesaj olarak hissettim bu sabah okurken" dedi. 

EHL-İ BEYT'İ BİLMEYENLER: Şimdilerde Alevi Bektaşi geleneğinin keşfedilmesi ve tekrar tekrar anlamlandırılması ve sizin üzerinizden bunların yapılmasını ben çok saygın ve doğru bir adım olarak görüyorum. Ehl-i Beyt'in isimlerini bile bilmeyenlerin Alevilik üzerinden birtakım iddialarda bulunmasıyla hatta bazen şiddet olayları içinde bulunmasıyla tam şimdi sizlerin irfanını keşfetme ihtiyacımız var. 

BERABER KARŞI DURMALIYIZ: Terör olaylarına da değinen Davutoğlu, PKK, DEAŞ ve DHKP-C'nin Müslümanları, Alevileri, Sünnileri, Kürtleri, Türkleri temsil etmediğini ifade etti. Davutoğlu konuşmasında, Hacı Bektaş-ı Veli'nin Makalat'ını, Hz. Mevlana'nın Mesnevi'sini, Ahmed-i Hani'nin Mem û Zîn'ini örnek gösterdi ve şunları belirtti: Ben Sünni bir ortamında büyüyen bir kardeşiniz olarak, hiçbir zaman hiçbir Alevi dergahını, Alevi dostu, Alevi canı farklı görmedim. Sizlerin de görmediğiniz biliyorum. Ama bir taraftan Madımak, hemen sonrasında Başbağlar ile bir hançer gibi bedenimizin ruhumuzun ortasında bir yara açıldı. Hep beraber buna karşı durmalıyız. 

Süreci derken tam da bunu kastediyorduk. Kürtçe konuştuğu için tahkir edilen, hapishaneye gittiğinde bir anne babanın oğluyla ana dilinde konuşamadığı bir ülkede insanlık onuru ve vatandaşlık bilincine de sahip olmadığını düşündüğümüz için değiştirdik. 

ULU GELENEĞİN SON DEVLETİ:
İnsan onuruna karşı kim bir şey söylerse, karşı çıkmalıyız. İnsan onurunu kim koruyorsa onlarla el ele vermeliyiz. Geleneğimizi kim bozmak istiyorsa, bunu ne adına yaparsa yapsın karşı durmalıyız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti kimsenin şahsi, nesebi, mezhebi, ırki malı değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bütün vatandaşlarımızın eşit hakka sahip olduğu ve eşit bir şekilde de hak iddia ettiği, edebileceği, bunu da demokratik yollarla gösterebileceği bir ulu geleneğin son devletidir. 
23.08.2015 09:16:44