Erdoğan'ın Cenevre tepkisi: Böyle barış masası olur mu?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Peru'daki fahri doktora töreninde, Suriye görüşmelerinin ertelenmesine sert tepki gösterdi: Dünyayı oyalamak için mi toplanıyorsunuz? Orada olmaması gerekenler davet ediliyor. Böyle barış masası olur mu?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, Latin Amerika ziyaretinin ikinci durağı olan Peru'da fahri doktora unvanı verildi. San Ignacio De Loyola Üniversitesi'nde düzenlenen törende konuşan Erdoğan, Türkiye'nin güneyinde yaşanan sorunların çözümü yerine, çatışmaların tarafı haline gelen her ülkenin, ölümlerin de sorumluluğuna ortak olduğunu dile getirdi. 

'ADİL VE HASSAS OLUNMALI' 
Suriye krizinin, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra en büyük insani trajediye yol açtığını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti: 
 DAEŞ'i dünyaya musallat edenin de, milyonlarca Suriyeli'nin evlerinden olmasının müsebbibinin de Esed rejimi olduğu açıktır. Suriye'de, halkın meşru talep ve beklentilerini karşılayacak siyasi geçiş sürecinin süratle hayata geçirilmesi çok önemlidir. Suriye'deki geçiş sürecini akamete uğratmaya yönelik her girişim, yaşanan insani krizin derinleşerek sürmesi çabasından başka bir şey değildir. Uluslararası toplumu, bu konuda adil olmaya davet ediyoruz. 

'HEP BÖYLE TOPLANIRLAR' 
 Suriye'deki tarafları bir araya getiren, krizin çözümü ile ilgili zirve ertelendi. Siz niye toplanıyorsunuz? Dünyayı oyalamak için mi? Sizden dünya cevap bekliyor. Tarih boyunca hep toplanmışlardır, yemişlerdir, içmişlerdir, ondan sonra da dağılıp gitmişlerdir. Şimdi şubatın sonuna tarih verdiler. Göreceksiniz, 28 Şubat geldiği zaman tekrar tehir edecekler. 
 İlgili ilgisiz herkes oraya geliyor. Kapıların arkasında da başka şeyler konuşuluyor. İşin gerçeği konuşulmuyor. Orada olması gerekenler oraya alınmıyor, olmaması gerekenler davet ediliyor. Örneğin, muhalifler oraya son anda kabul edildi. Muhalifler de 'Terör örgütlerini buraya alırsanız, biz buraya girmeyiz' dedi. 
 Son anda terör örgütlerine 'Gelmeyin, biz burada işi öyle veya böyle bir noktaya getiririz, sizinle daha sonra konuşuruz' dediler. Erdoğan, böyle konuştu diye kötü oluyor. Fakat biz gerçekleri dillendirmeye mecburuz. 

'TÜRKİYE ANAHTAR ÜLKE...' 
 Suriye halkı, rejimin ve onu destekleyen güçlerin saldırıları ile can verirken, önce bu acılara son vermeden görüşmelerden netice çıkması beklenemez. Suriye'nin temsilcisi orada duruyor, öbür taraftan Rusya insanları öldürmeye devam ediyor. Böyle bir barış masası olabilir mi? Çocukların öldürülmeye devam ettiği bir ortamda bu tür girişimler, zalimin işini kolaylaştırmaktan öte işlev görmüyor. 
 Sığınmacıların imdat çığlığını dünyaya duyurmak için uluslararası düzeyde girişimlerde bulunuyoruz. Eylül ayında Türkiye'nin talebi üzerine, göç krizi BM 70'inci Genel Kurulu gündemine alındı. AB, mülteci krizinin çözümünde Türkiye'nin anahtar ülke olduğunu kabul etmiştir. Bu durumun da etkisiyle AB'ye tam üyelik sürecimiz yeniden ivme kazanmıştır. Ancak, bu konuda beklediğimiz somut adımları henüz göremedik." 

EKVADOR İLE HEDEF 500 MİLYON DOLAR 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ekvador Devlet Başkanı Correa ile düzenlediği ortak basın toplantısı ve Türkiye- Ekvador İş Konseyi'ndeki konuşmalarında iki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler konusunda mesajlar verdi. Türkiye ile Ekvador arasında kalkınma için ticaret anlaşmasının vakit kaybetmeden sonuçlandırılması gerektiğini belirten Erdoğan, "Bürokratik oligarşiye de bu işleri mahkum etmememiz gerekiyor. Çünkü bürokratik oligarşi kalkınmanın önündeki en büyük engeldir. Bunu aşmamız şart" dedi. Türkiye ile Ekvador arasındaki 119 milyon dolarlık ticaret hacminin çok küçük olduğunu kaydeden Erdoğan, ilk etapta bu rakamı 500 milyon dolara, daha sonra ise 1 milyar dolara çıkarmak için çalışılacağını ifade etti. 

BİR ÖRDEK İÇİN BAĞIRANLAR 400 BİN İNSAN İÇİN SESSİZ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ekvador Devlet Başkanı Rafael Correa ile görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında da Suriye'de yaşanan son gelişmelere ilişkin önemli mesajlar verdi: 
 Türkiye'nin içinde yer aldığı bölge sancılı ve meşakkatli bir dönemden geçiyor. ülkemizdeki mülteci sayısı, sadece Suriye'den gelenler 2 milyon 700 bine ulaştı. Dünyada bu kadar mülteci ağırlayan başka bir ülke var mı? 
 Son olarak Halep'e yönelik saldırılar neticesinde binlerce sivil Türkiye'ye doğru harekete geçti. Avrupalı dostlarımız bizden mülteci akınını durdurmamızı istiyor. Suriye'de bunlar yaşanırken soruyorum ben, bu akım nasıl duracak? Rusya, rejim ağır bombardımanlar altında bu insanları tutarken, bu insanların oradan kaçmaktan başka bir çözümü olabilir mi? Müzakerelerin neticiye varması için bu saldırıların derhal durdurulması gerekmiyor mu? Bu saldırıları durduramayan dünya bizden mülteci akınını durdurmamızı istiyor. Mantıkla bağdaşmayan, hiçbir stratejide yeri olmayan böyle bir anlayış olabilir mi? 
 Şu anda Cenevre anlaşması durdu. Şimdi soruyorum; Cenevre'den ümidi olan var mı? Tabi ki muhalefet böyle bir anlayışa olumlu yaklaşmayacaktır. Burada oynanan oyuna, kurulan tuzağa da muhalefet gelmeyecektir. 
 Tarih, kültür yok oluyor. İnsanları zaten söyledim. Bütün bunlar karşısında yeri geldiği zaman bir kaza, bir ördeğe petrol yığınları arasında ölüyor diye kıyamet koparanlar, dünyayı ayağa kaldıranlar, 400 bin insanın öldüğü Suriye'de ses çıkarmıyorlar. Aynı şekilde bütün bu tarihi miras gidiyor, ses çıkarmıyorlar. Bizim canımız yanıyor. Çünkü biz damdan düştük. 2 milyon 700 bin insan bizde misafir. Bu arada Erdoğan'ın heyetler arası görüşmede de "Halep'ten yaklaşık 10 bin kişi Türkiye'ye geçmek için bekliyor. Rusya sürekli bombalıyor, rejim bombalıyor. Fakat dünya sessiz kalıyor, AB sessiz, BM sessiz" dediği öğrenildi.

05.02.2016 08:33:50