“Önce yamaçtan akan toprak erozyonda da aynı şekilde dereye ulaşıyor. Dereye ulaştıktan sonra dere suyu ile birlikte denize aktarılmış oluyor. Sel ve heyelan bunlar birbirleriyle at başı hareket ediyor. Örneğin bir sel olduğu zaman dere aşağıda kısmı oyduğu zaman yukarıdan aşağıya doğru toprak kayması ve heyelan birlikte görülüyor. Heyelanda verimli topraktan ziyade oradaki bütün malzeme taşınmış oluyor. Erozyonu ele alacak olursak yukarıdan aşağıya doğru tabi ki üstteki verimli toprak taşınıyor ama heyelanda bunu söyleyemeyiz. Toprak kaybı erozyon ile dereye, dereden denize taşınan toprak miktarıyla ilgili olarak önceki yıllarda bir Kıbrıs adası büyüklüğünde yıllık 500 milyon ton toprak taşınması olduğu ifade ediliyordu. Ancak son yıllarda Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü'nün bir çalışması neticesinde bunun daha küçük olduğu 160-170 milyon ton civarında olduğu söyleniyor. Dolayısıyla bu rakamlar yüksektir özellikle topraklarımızı üst toprak taşındığı için tarıma elverişli verimli toprak olduğu için bunların kaybına tahammülümüz yok. Çünkü ülke genelinde son zamanlarda gıda önemli bir konu haline geldi. Verimli tarım yapabilmemiz için bu toprakları yerinde tutmamız gerekiyor. O nedenle erozyonla, heyelanla, sellerle birlikte toprakların kaybı ülkemiz açısından olumsuzluk arz ediyor. Bu dönemler kritik dönemler. Sel, heyelan olayları olma ihtimali yüksek. O nedenle riskli alanlardan kaçınmak gerekiyor. Tarımsal faaliyetleri yaparken kesinlikle ormanları doğal bitki örtüsünü korumamız lazım. Ormanı korumak aynı zamanda toprağı korumak aynı zamanda suyu korumak demektir. Ormanlara gerekli duyarlılığı gösterirsek aynı zamanda sel ve taşkınları heyelanları önlemiş oluruz.”