Konuşacağımız tek dil milletin birliğidir

Kardeşliğin yeniden tesisi için herkesin muhatap alınacağını belirten Başbakan Davutoğlu, şartlarını da açıkladı: Elinde silah olanı, zulmedenleri muhatap almayacağız. Bizimle bir şeyi herhangi bir şekilde istişare etmek, tartışmak isteyenle, her yerde ta

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Artuklu Üniversitesi'nde düzenlenen Kardeşlik Buluşmaları Mardin Konferansı'nda 10 maddeden oluşan "Terörle Mücadele Eylem Planı"nı açıkladı. Davutoğlu, özetle şunları söyledi:
Bu sene Kut'ül Amare'nin yüzüncü yılı. Tarihimizde Çanakkale Savaşı'nı biliriz, övünürüz. Sarıkamış'ı biliriz, Yemen'i biliriz, Kut'ül Amare'yi çok azımız biliriz. Kut'ül Ammare, şu anda Irak'ta, Kut şehri yakınıdır, bu savaşta Ortadoğu'nun bütün halkları, 1916 yılında Bağdat'a doğru ilerleyen sömürgeci güçlere karşı son direnişi yaptılar, son büyük zaferi kazandılar. Bu orduda Araplar, Türkler, Kürtler, Süryaniler, Keldaniler, Sünniler, Şiiler hep beraber savaştılar. Ortadoğu'nun sömürgecilere ve dış güçlere karşı bir bütünlük içinde verdiği son savaştı. Sömürgeciler orada büyük bir yenilgiye uğratıldı. Hala izlerini taşıdığımız, yükünü omuzlarımızda hissettiğimiz Sykes-Picot anlaşması. Ya Kut'ül Ammare kazanacak ya Sykes- Picot kazanacak.
BU RUHU YOK EDEMEZLER
Bu ülke parçalanırsa, bu ülke şu ya da bu etnik grubun, şu bölge ya da bu bölgeyi kendisi ittihaz edip, diğer bölgeleri farklı gördüğü o anda, bilin ki Haçlılar'ın, Moğollar'ın, sömürgecilerin yapamadıklarını bize yapmış olurlar. Bizi parçalayamazlar, bizi ayıramazlar, bu birleştirici ruhu yok edemezler.
KUTLU BİR YÜRÜYÜŞE ÇIKTIK
Bütün demokratikleşme faaliyetlerini yaparken, bir taraftan halkımızla birlikte kutlu bir yürüyüşe çıkarken, diğer taraftan da hep ümit ettik ki, bunları istismar eden terör örgütü en azından insafa gelir, bir muhasebe yapar, bir çeki düzen verir ve birilerinin piyonu olmak yerine, bu toprakların çocuklarını dağa kaldırmak yerine, bu toprakların kaderiyle bütünleşebilir. Bunun için de çok çaba sarf ettik.
GÖNÜLLER BİRLEŞSİN
Cumhurbaşkanımızın başbakanlığı döneminde 2005'te Diyarbakır'daki konuşması tarihi bir dönüm noktası oldu. Arkasından 'demokratik açılım süreci', 'Milli Birlik, Kardeşlik projeleri', son olarak da 'Çözüm Süreci' hep aynı şeyleri yapmaya çalıştık; silahlar insin, gönüller birleşsin, kim ne istiyorsa her şeyi isteyebilsin, konuşabilsin, özgürce ifade edebilsin ama eller tetiğe gitmesin, çocuklar dağa çıkmasın.
HER YERDE KONUŞURUZ
Bizimle konuşmak isteyenle konuşuruz. Bizimle bir şeyi herhangi bir şekilde istişare etmek, tartışmak isteyenle, Mecliste, özgür ortamda her yerde tartışırız. Ama, Moğol ruhu gibi, Haçlı yaklaşımı gibi, sömürgeci anlayış gibi, son kalemizi yıkmak isteyenlere, millet olarak bizim aramıza nifak sokmak isteyenlere karşı konuşacağımız tek dil, milletin birliği ve beraberliği dilidir. Eğer milletin birliği ve beraberliği, bu son kalenin mevcudiyetine yönelik bir tehdit söz konusu olursa, yüreğimiz ne kadar muhabbetle doluysa, bileğimiz de o kadar kudretle bezenmiş ve bilenmiştir.
HALKIMIZIN DESTEĞİYLE BAŞARDIK
Bugün bu mücadele yeni bir aşamaya geldi. Kırsalda, mücavir alanlarda umduklarını bulamayanlar, bu sefer şehirlerimizi, ilçelerimizi barikatlarla, çukurlarla, mayınlarla yaşanmaz hale getirmeye çalıştılar. Bu mücadele başarılı olduysa, en önemli başarı sırrımız sadece güvenlik güçlerimizin gayretiyle değil, halkımızın yanımızda olmasıyla başarılı olduk. Bölgedeki bütün vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum.

06.02.2016 10:59:34