Uzmanlar, okul öncesinde 'artikülasyon' bozukluğuna karşı ebeveynleri uyardı.
Dikkat Akademisi Kurucusu Adalet Ömeroğlu, konuşmanın, fiziksel anlamda birçok organın birlikte çalışmasıyla ortaya çıkan karmaşık bir beceri olduğunu ifade ederek, "Konuşmanın gerçekleşmesi için öncelikle işitme organlarının sağlıklı çalışması gerekir. Çünkü insan, konuşma seslerini duyarak geliştirir. Algılanan seslerin öykünmesi de dil ve konuşma seslerinin çıkarılması ile olur.
Konuşma bozukluğu, dil kazanımıyla ilgili olabileceği gibi tıbbi ve psikolojik pek çok etkenden de kaynaklanabilir. Bundan dolayı konuşma bozukluğunun giderilmesi, disiplinler arası çalışmalar ile mümkündür" dedi.
Konuşma bozuklukları içerisinde en yaygın olan Artikülasyon bozukluğunun solunum yollarında gelen havanın ağız bölgesi organlarından kaynaklanan sorunlarla ortaya çıktığını anlatan Adalet Ömeroğlu, şunları söyledi; "Artikülasyon, seslerin telaffuzu demektir. Artikülasyon problemi konuşma seslerini doğru telaffuz edememe ya da hiç telaffuz edememe halidir .Genellikle de okul öncesi çocuklarda fark edilir. Birçok aile konuşmadaki problemin geçici olduğu ve ilerleyen yaşlarda düzelebileceği yanılgısıyla bu problemi göz ardı etmektedir. Çocuk, okul öğrenmelerine başladığı zaman konuşmadaki sesleri yazıya da aynı şekilde aktararak öğrenme yaşantısını olumsuzlaştırmakta öyle ki, anlaşılır konuşma sağlayamadığı için arkadaşlarıyla bile ciddi problemler yaşayabilmektedir. Çocuk kendisini, anlaşılmadığı ve kendisiyle alay eden akranlarının baskısından korumak amacıyla iletişime duvarlar örer, bu da öğrenme ve keşfetme sürecinin kapılarını kilitler.
Artikülasyon bozukluğu çoğunlukla dil edinimi olan 0-3 yaş arasında seslerle işitsel ve görsel olarak dikkat etmemesinden kaynaklanmaktadır. Özellikle de ailelerin hızlı konuşmaları ya da iletişimin sınırlı olması, çocukların televizyon karşısında saatlerce vakit geçirmesi, sosyal ortam engeli ve ne yazık ki çalışan ailelerin artmasıyla bakıcıların çocukların dil edinimlerindeki duyarsızlıkları da dikkat çekici etkenlerdendir .Hele bir de bu sürece ailelerin, erken bebeklik dönemindeki 'bebeksi konuşmaları' pekiştirici tutumları da eklenirse Artikülasyon problemini daha da kalıcı kılmaktadır. Dil edinimi, işitsel olarak taklit yoluyla gelişen bir öğrenme süreci olduğundan ; doğru telaffuzla ve sıklıkla tekrar edilen kelimeler aracılığıyla edinilir.Yeni konuşmaya başlayan çocuklara birinci derecede bakımını üstlenen kişiler tarafından doğru iletişim kurma ve yönlendirme çok önemlidir.
Normal standartlarda 3-4 yaşlarında bir çocuğun doğru telaffuzla kendini ifade edebilecek düzeyde dil yeteneğine sahip olması gerekir. Dil gelişimi için kritik evre dediğimiz bu süreçte dilsel olgunluğu kazanamamış çocuklar ilerleyen yaşlarda hem bilişsel hem duyuşsal ve özellikle sosyal alanda daha da sıkıntı yaşamaktadırlar. Doğru çıkaramadıkları sesleri doğru işitememekte bu da yazma ve okuma becerisini sekteye uğratmaktadır. Dikkat Akademisi olarak uzman kadromuz ile Erzurum'da DİL VE KONUŞMA BOZUKLUKLARI alanında da hizmet vermekteyiz. Günümüzde okul öncesi dönemdeki çocukların birçoğunda rastlanılan konuşma bozuklukları erken tespit edilip okula başlamadan önce giderilmesi gerekilen ciddi bir problemdir. Başta iliklediğiniz düğme yanlış ise sonraki düğmelerde bu yanlışı takip edecektir. Kendiliğinden düzelemeyen Konuşma Bozuklukları ardından diğer yanlışlıkları da beraberinde getireceğinin bilincindeyiz. Bu yüzden uyguladığımız yoğun bireysel terapi sayesinde ciddi ilerlemeler gözlemlemekteyiz."
11.01.2016 18:07:54