Olmasaydınız olmazdık

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Dünya Kadınlar Günü'nde, yaşadıklarıyla örnek olmuş 250 kadını Beştepe Külliyesi'nde ağırladı. Anneliğin önemini vurgulayan Erdoğan, "Siz olmasaydınız erkekler olmazdı. Siz onların banisisiniz" dedi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü 3 ayrı etkinlikle kutladı. Önce Türk Metal Sendikası Kadın İşçiler 21. Büyük Kurultayı'nda konuşan, ardından Beştepe Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 'Dünya Kadınlar Günü' resepsiyonunda misafirlerini ağırlayan Erdoğan, daha sonra kadın üniversite rektörlerini kabul etti. Erdoğan konuşmalarında özetle şu mesajları verdi:
KOTA DEĞİL ADİL YARIŞ
"Kadınlar inayet değil, adalet bekliyor. Kadınlar kota değil, adil bir yarış talep ediyor. Kadınlar istismar edilmek değil, saygı görmek istiyor. Kimse kadınların bu isteklerine kulak tıkayamaz. Biz, bugüne kadar kadınlarımızın hak arayışlarında hep yanlarında olduk, cinsiyetleri sebebiyle istismar edilmelerine de daima karşı çıktık. Kadın öncelikle annedir. Kalbimde cennetin müjdecisi olduğuna inandığım, ayaklarının altını öpmekten şeref duyduğum, kendi annemle birlikte tüm annelerin özel bir yeri vardır. Anacığım, ayağının altını öperken ayağını çekerdi. 'Oğlum ne ediyosun' derdi. Ben de 'anne olmaz. Bana cenneti çok mu görüyorsun? Ben, cennetin kokusunu almak istiyorum' derdim. Siz, o şerefli makamdasınız. Siz olmasaydınız, erkekler olmazdı. Siz onların banisisiniz. Annelerin ayağının altı öpülür, ben öptüm. Gençlere de söylüyorum, illa genç olmanız şart değil, siz de annelerinizin ayağını rahatlıkla öpebilirsiniz. O başka bir zenginliktir. Bazıları anne olmak istemeyebilir ama biliyorum ki kadını birinci derecede en yüksek seviyeye çıkaran o makamdır."
HEDEFLERİ 'AİLE' VE 'DİN'
"Birileri inatla Doğu toplumlarını, geleneği hatta dini despotizmle, zulümle özdeş hale getirmeye çalışıyor. Bunlar için aile ve din, kadının özgürleşmesinin önündeki en büyük iki engeldir. Dikkat edin, bu kesimlerin gözünde İslam, kadını yücelten, baştacı eden, ona değer veren değil, bilakis kişiliksiz hale getiren bir unsurdur. Bu iddiaların sahipleri yıllarca kadını özgürleştirmek, medenileştirmek adına bu ülkenin milyonlarca kadınına zulmetmiştir. Kızlarımıza kılık kıyafetleri dolayısıyla üniversite kapılarını kapatanlar, ikna odalarında onlara işkence edenler, bu zihniyetin uzantılarıdır. Kadını, ekonomik ve sosyal hayattan tecrit edilmiş olarak sadece evine hapseden anlayış, yakın döneme ait bir tasavvurdur. Bu yanlış kabulü yıkmak adına geliştirilen refleksler ise tam bir ifrattan tefrite savruluş örneğidir. Açık söylüyorum, bana göre kadına en büyük zararı, hayatı 'ekonomik özgürlük parantezine' mahkum eden anlayış vermiştir. Halbuki, hangi annenin yaptığı iş, paraya tahvil edilebilir?"

09.03.2016 09:14:27