2022-2023 Eğitim Öğretim yılı başlarken uzmanlar çocukların uyumu noktasında uyarıyor. Klinik Psikolog Ayşe Burcu Durak, “Okula uyum sürecinin içindeyiz. Yeni okula başlayanlarda daha yoğun gördüğümüz ‘ayrılık kaygısı’ diyebileceğimiz bir durumla karşılaşıyoruz. Çocuğu eleştirmemek, yargılamamak gerekiyor. Aileler çocuğun sürekli yanında oluyor, bu süreç haftalarca sürüyorsa bir problem var demektir. Kademeli bir alıştırmayı tercih ediyoruz” dedi.
2022 - 2023 Eğitim Öğretim yılı geçtiğimiz hafta ana okul ve birinci sınıf öğrencilerinin uyum çalışmalarıyla başlarken bugün itibariyle tüm kademeler için ders zili çaldı. Milyonlarca öğrenci okullarının yolunu tutarken minik öğrencilerin okul ve yeni sosyal çevrelerine uyumu konusunda uzmanlar uyarıyor. Klinik Psikolog Ayşe Burcu Durak da ebeveynlerin bu süreçte çocuklarının duygularını anlamaya çalışarak, sabırlı davranmaları gerektiğine dikkat çekti. Durak, kimi zaman anne ve babaların streslerinin çocukları da etkilediğini ifade ederek gerekli durumlarda uzmanlardan yardım alınmasının faydalı olacağına dikkat çekti.
“Ailelerin çocuğu anlamaya çalışmaları gerekiyor”
Velilerin çocuklarının duygularını anlaması gerektiğine dikkat çeken Klinik Psikolog Ayşe Burcu Durak, “Okula uyum sürecinin içindeyiz. Bugün itibariyle eğitim öğretim yılı başladı, tüm öğrencilerin de iyi bir yıl geçirmesini diliyorum. Okula uyum sürecinde farklı şeylerle karşılaşabiliyoruz. Özellikle de yeni okula başlayanlarda daha yoğun gördüğümüz evden ayrılmayla ilgili olarak ‘ayrılık kaygısı' diyebileceğimiz durumla karşılaşıyoruz. Bu böyle okul fobisi gibi yorumlanıyor ama okul fobisi gibi bir şey değil, bu tamamen çocuğun ayrılık anksiyetesiyle ilgili yaşadığı bir durum. Okul öncesi ve birinci sınıf çocuklarda biraz daha yoğun görüyoruz sebebi; aslında çocuk alıştığı bildiği, güvendiği ortamdan ve kişilerden uzaklaşıp henüz tam olarak bilemediği yeni tanıdığı insanlarla bir araya geliyor. Ayrılmakla ilgili travmatik deneyimleri olan çocuklar var ise onlarda da görebiliyoruz, tek bir nedene duruma bağlı değil.
Okula devam eden çocuklarda da biz bu dönemde okula gitmek istememe, isteksizlik görebiliyoruz. Burada biraz daha adaptasyona ihtiyaçları oluyor. Ailelerin dikkat etmesi gereken şey şu; çocuğu anlamaya çalışmaları gerekiyor. 'Ne var bunda, niye ağlıyorsun, bak bir şey yok, korkma' gibi söylemler çocuğu hiçbir şekilde sakinleştirmeyecektir. Bazen aslında ebeveyn de bu ayrılığa hazır olmuyor. Zorla, ite kaka bir anda arkasını dönüp giderek, kandırarak çocuklar herhangi bir şekilde okula uyum sağlayamıyor. Çocuğa ne yaşıyor, neden korkuyor, onu rahatsız eden ne, bunları sormak gerekiyor, duygusunu duymalıyız çocuğun. Hiçbir şey yokmuş gibi o orada öylece ağlarken çekip gitmek aslında sorunu çözmüyor. Aksine okula ilgili farklı problemlere sebep olabiliyor” dedi.
“Çocuğu eleştirmemek, yargılamamak gerekiyor”
Ailelerin çocuklarına yönelik belirsizlik yaklaşımlar yerine net açıklamalarda bulunmasının sürece katkı sağlayacağına vurgu yapan Klinik Psikolog Durak, “Her yaş grubunda bir uyum, adaptasyon gerek. Bazıları okula gitmeyi tümden reddediyor. Okul reddi diyoruz buna, hiçbir şekilde gitmiyor. Bizim ailelere önerimiz; burada mümkünse çocuğun bu konuyla ilgili olarak psikoterapi alması oluyor. Çocuğu eleştirmemek, yargılamamak gerekiyor, duygusal tepki vermesi çok normal. Okuldaki rehber öğretmenler bu dönemde aileleri bilgilendirmeli ve aileler de onlarla sağlıklı bir iletişim içinde olmalılar.
Belirsiz söylemlerden kaçınmak gerekiyor. Anne ya da baba çocuğun nereye gittiğini söylemeli, kaçta geleceğini söylemeli, orada onu kimin karşılaşacağını, alacağını o gün neler olacağını söylemeli. Belirsizliği ortadan kaldırırsak korku da bununla birlikte ortadan kalkıyor olur. Anne babaların da burada kendi ayrılık kaygılarıyla ilgili biraz bilinçlenmeleri gerekiyor. Bazen çocuk rahat bir şekilde okula gidecekken annenin ya babanın kaygısı onu tutan, durduran bir şeye dönüşebiliyor. Birinci sınıf başladığında daha farklı olabiliyor, çocuğun duygu durumu, nispeten daha rahat bir ana okul ortamından çıkıp ilkokul ortamına girmesi yani akademik faaliyetlerle tanışması ve bu akademik faaliyetlerin bilişsel, fiziksel ve motor beceri anlamında onları zorluyor olması birinci sınıf süreçlerini de etkileyebiliyor. Pandemiden çıktıktan sonra okula uyum süreci kısmını çok problem olarak yaşamamaya başladık” ifadelerini kullandı.
“Haftalarca sürüyorsa burada bir problem var”
Ebeveynlerin sürekli okul çevresinde çocuklarını beklemelerinin ilerleyen süreçlerde farklı problemlere yol açabileceğini ifade eden Klinik Psikolog Durak sözlerini şöyle sürdürdü: “Çocuğun sürekli yanında oluyor olmak çocuğun kaygısını gidermek için mi, yoksa ebeveynin kaygısını gidermek için mi aslında bunu öğrenmeliyiz. Bu süreç haftalarca sürüyorsa burada bir problem var demektir. Tabi ki kademeli bir alıştırmayı tercih ediyoruz. Çocuk bu sürece uyum sağlayana, kendini güvende hissedene kadar. Bu durum ilk zamanlarda olabilir ama ebeveynin ya da bakım veren kişinin, çocuğu sürekli dışarıda bekliyor olması bu çocuğun uyum sürecini de etkileyen bir şey. Dışarı çıkmak, o kişiyi görmek, orada olup olmadığını sürekli kontrol etmek isteyecek bu da içeriye olan uyum sürecini etkileyecek. Ailelerden biraz sabırlı olmalarını, çok zorlandıkları durumlarda da bu konuyla ilgili mutlaka destek almalarını öneririm. Çocuğa ‘seni zorlayan şey ne, okulun içinde bir problem mi var, öğretmeninle mi ilgili ya da arkadaşınla mı ilgili, derste anlayamadığın bir şey mi var, gel bakalım, bunu biraz konuşalım' denilebilir. Eğer sabırsız davranırsa onun agresyonuna sert bir tepki verirse ebeveyn bunu görmezden gelirse, onu duymazsa çocuk da artık duyulmadığını, görülmediğini o duygunun içerisinde yalnız kaldığını düşünecek. Bu aslında ilerleyen dönemde davranışlarını etkiliyor olacak.”
13.09.2022 15:30:00