Cumhurbaşkanı Erdoğan, Uluslararası Barış Enstitüsü Ortadoğu ve Kuzey Afrika Ofisi tarafından düzenlenen konferansta önemli açıklamalarda bulunarak, ''Birlikte hareket etme zamanı çoktan gelmiştir'' mesajını verdi.
El Bab operasyonuyla ilgili açıklamalarda bulunan Erdoğan, "Hedefimiz burada en az 4-5 bin kilometrekarelik bir alanı güvenli bölge haline getirmektir" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası Barış Enstitüsü Ortadoğu ve Kuzey Afrika Ofisi tarafından düzenlenen konferansta konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bahreyn'in 15 Temmuz darbe girişimi olmak üzere son dönemde Türkiye'nin terör örgütlerine karşı verdiği mücadelenin en büyük destekçisi olduğunu ifade etti. Erdoğan, "15 Temmuz gecesi milletimizin varlık yokluk mücadelesi verdiği anlarda Bahreynli kardeşlerimiz bizi yalnız bırakmadı.
Darbe teşebbüsünün ilk anlarından itibaren sabah 5-6'ya kadar, darbe tamamen savuşturulana kadar Manama'da ve diğer şehirlerde Bahreyn halkının bize dua ettiğini, göz yaşı döktüğünü biliyorum. Bu işe bu kadar sıcak yaklaşan adeta bunu kader ortaklığının nişanesi olarak aziz kardeşim Ebu Salam, ülkemize Arap aleminden gelen ilk devlet başkanı oldu" dedi.
"Türkiye de Bahreyn'i her alanda ve her konuda desteklemeye devam edecektir" diyen Erdoğan, "Her açıdan kritik bir döneme tekabül eden bu ziyaretime Bahreyn'le dayanışmamız bağlamında önemli mesajlar ve önemli mesafeler kat ettiğine, içerdiğine inanıyorum" ifadelerini kullandı.
Bölgedeki sorunların çözümü için neler yapılacağı noktasında konuşulması gerektiğini kaydeden Erdoğan, "Artık kuru sözlerle, hamasetle, taktik manevralarla geçiştiremeyeceğimiz zor ve kritik tercihlerde bulunmak zorunda olduğumuz bir dönemdeyiz. Adeta ateş çemberi işle kuşatılan İslam coğrafyası gerçekten çok sancılı günler yaşıyor. Ağır bir imtihandan geçiyor.
Yüzyıllardır barışın adresi olan bu coğrafi günümüzde, acıyla, terörle, gerilimle, yıkımla, bombalarla anılıyor. 6 yıldır Suriye'de çocuklar gökyüzüne baktıklarında gökyüzünün maviliğini değil, ölüm saçan uçakları, hayallerini ve bedenlerini parçalayan varil bombalarını görüyor. Binlerce yıllık İslam medeniyetine ev sahipliği yapmış, mimarisi, kütüphaneleri, camileri, ilim hikmet ve irfanın merkezi olmuş bu topraklar ateş, kan ve gözyaşı ile yeniden dizayn ediliyor.
Etnik kimlik, dili, kabile, renk ve mezhep temelinde birbirlerine yabancılaştırılan Müslümanlar Suriye'de, Irak'ta, Yemen'de Libya'da ve daha birçok yerde kendi kendilerini tüketiyor. Arap ve İslam medeniyetinin göz bebeği şehitlerin terör örgütlerin, yabancı güçlerin vekalet ve yıpratma savaşlarının sahası haline getirilişini hep birlikte takip ediyoruz.
İnsanlık vicdanının suskun kaldığı bu durum karşısında muktedirler ellerini ovuşturmakta, riyakarlar ise timsah gözyaşları dökmekle meşguldür" açıklamasını yaptı.
"Biz ne yaptık" diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Maalesef bir çoğumuz gönül rahatlığı ile tatmin edici cevaplar veremiyoruz. Her birimizin kendi bağımsız devletimizin sınırları içinde yaşıyor olması kafi değil. Bölgenin, İslam aleminin, insanlığın geleceği için birlik olma, birlikte hareket etme zamanı çoktan gelmiştir. Komşuları zillet içinde yaşarken aynı dili konuştuğu, aynı kıbleye yöneldiği kardeşleri zulüm görürken hiçbir ülke hiçbir toplum sadece kendi konforunu sadece kendi geleceğini düşünemez. Zira bu coğrafyada kaderimiz de kederimiz de ortaktır. Bu topraklarda mazimiz de istikbalimiz de müşterektir" dedi.
Türkiye'nin üzerine düşeni yaptığını aktaran Erdoğan, "Fırat Kalkanı Harekatıyla terör örgütü DEAŞ'ı ve PYD'nin bir bölümünü sınırlarımızdan uzaklaştırdık. İlk etapta Cerablus'tan başlattık ve Cerablus'u DEAŞ'tan temizledik. Hemen arkasından Er Rai'ye girdik, Er Rai bu noktada DEAŞ'tan temizledik ve ardından Dabık'a indik, Dabık'ı temizledik. Şimdi el Bab'ta an be an, orayı da DEAŞ'tan temizlemek suretiyle attığımız adım bir hedefe kilitlenmiştir. Ondan sonra doğuya yönelerek Münbiç ve Rakka'da koalisyon güçleriyle müşterek adımı atarsak bu müşterek adımla birlikte, oradaki belirli bir hedef ki o da terörden arındırılmış bir güvenli bölge hedefidir, terörden arındırılmış bu bölgeye özellikle ağırlıklı olarak Arap kardeşlerimiz, Türkmenler yerleşme imkanı bulacaktır" dedi.
Teröristlerin birkaç gün önce cirit attığı 2 bin kilometre karelik alanın güven ve umut alanı olarak halledildiğini aktaran Erdoğan, "Hedefimiz burada 4-5 bin kilometre karelik bir alanı terörden arındırılmış güvenli bölge haline getirmektir. Burada ciddi sıkıntı var. Bu çalışma devam ediyor. Şehitlerimiz var, ÖSO'nun şehitleri var. 3 bini aşkın DEAŞ'tan etkisiz hale getirilen terörist var. DEAŞ'ın İslam'la yakından uzaktan alakası yoktur. DEAŞ bir terör örgütüdür. Bizim dinimiz bir barış dinidir. Ne yazık ki DEAŞ terör estirmiştir, savunmasız insanları acımasız bir şekilde öldürmüştür" ifadelerini kullandı.
DEAŞ tarafından devamlı olarak tehditte olunduğunu belirten Erdoğan, açıklamasını şu şekilde sürdürdü: "Gaziantep'te bir düğün merasiminde çoluk çocuk demeden, genç yaşlı demeden 56 vatandaşımızı bir canlı bombayla öldürmüşlerdir. O ana kadar sabrettik. Ama o andan itibaren artık bitiştir dedik. bunun üzerine Carablus'a gittik. DEAŞ'ı oradan defettik. DEAŞ Müslümanların yüz karasıdır ve tüm dünyada Müslümanlar bunlardan dolayı karalanmaktadır. Biz bunu hak etmedik. Bizler bir barış dininin mensupları olarak asırlar boyu sevgili Peygamberimizden buyana güvenin temsilcisi olduk".
Erdoğan, "Suriye'nin ve bölgenin geleceğinde terör örgütlerine ve eli kanlı katillerine yer yoktur, olmayacaktır. Biz ilk günden beri insani, vicdani ve demokratik bir tavır ortaya koyduk. Suriye'deki insani krizin çözümü konusunda atılması gereken adımları her platformda dile getirdik" dedi.
Körfez ülkelerine seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Elinizi siz de taşın altına koyun. Gerekli adımlar atılmazsa Suriyeli kardeşlerimiz hayatta kalmak için, çocukların daha iyi bir gelecek sunmak için başka diyarlara göç etmeyi sürdürecektir. Çoğu zaman da hedeflerine ulaşmadan Aylan bebekler gibi, ege sahillerine vuran ve jandarmamızın kucağında alınıp mezara götürülen yavrularımız da olacaktır. Biz Aylan bebekleri batının dergilerinde gördüğümüz zaman mı ah vah edeceğiz.
Ümran bebekleri batının dergilerinin kapaklarında gördüğümüz zaman mı ah vah edeceğiz. Bunlar olmadan biz tedbirimizi almamız lazım" dedi.