Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ben milletimin yeni Türkiye'ye, yeni Anayasa'ya ve Başkanlık sistemine 'evet' diyeceğine inanıyorum. Ben meydanlarda, Yeni Türkiye, Yeni Anayasa ve Başkanlık Sisteminden bahsediyorum" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATV ve A Haber'in ortak canlı yayınında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, HDP'nin seçim barajını aşıp aşamayacağı tartışmalarıyla ilgili, "Ben Cumhurbaşkanı olarak, hangi siyasi partinin barajı aşıp aşmayacağıyla ilgilenmek durumunda değilim. Benim sadece, demokraside öğrendiğim, bildiğim şey bugüne kadar; milli iradenin tayin yetkisidir. Herkesin milli iradeye saygı duyması gerekir. Özellikle, bizim 2002 Kasım seçimlerinden itibaren yürüdüğümüz bir süreç var. Biz, 2002 seçiminden sonra parlamentoda 2 partiydik. O zaman MHP sokaklara dökülmedi. Bir sonraki seçimi beklediler. Bir sonraki seçimde barajı aştılar. Diğer bağımsız girenler, parlamento içerisinde grup oluşturdular. Böylece parlamentoda 4 parti oldu. Bunları demokraside hazmetmemiz gerekiyor. Aşarsa ne olur, aşmazsa ne olur? Her ikisinde de hiçbir şey olmaz, çok şey olur. Çok şey olur; bir kazanımdır, parlamentoda 4 parti vardı yine 4 parti olur. Hiçbir şey olmaz; barajın altında kaldığı zaman, 3 parti mi aştı? 3 parti de parlamentoda temsil edilir. Olay budur. Olması gereken, milli iradeye saygıdır" ifadelerini kullandı.
"YÜZDE 10 BARAJININ DA ÜLKEMİZE KAZANDIRDIĞI ÇOK ŞEY VAR"
Erdoğan, Başbakan olduğu dönemde seçim barajıyla ilgili öneriler getirdiğini ancak muhalefet partilerinin bu önerileri kabul etmediğini dile getirdi. Türkiye'nin koalisyon dönemlerinde hep kaybettiğini kaydeden Erdoğan, "Burada, barajla ilgili olarak, benim biliyorsunuz 3 tane teklifim olmuştur. Bunlardan bir tanesi dar bölge sistemi; 'Gelin tamamen barajı kaldıralım, dar bölge yapalım. Daraltılmış bölge yapalım, barajı yüzde 5'e indirilelim' dedim. 'Bunların hiçbirisini istemiyor musunuz?' O zaman kusura bakmayın. Ana muhalefet de dahil olmak üzere hiçbirisi bunları kabul etmedi. Kendileri teklif getirdi. Sadece söyledikleri şey, 'Yüzde 7 olsun, yüzde 5 olsun.' Kusura bakmayın da siz teklifinizi getiriyorsunuz da benim bir teklifim olmayacak mı? Kaldı ki, yüzde 10 barajını getiren biz değiliz. Bizim partimiz ortada yokken yüzde 10 barajı getirildi. Ama yüzde 10 barajının da ülkemize kazandırdığı çok şey var. Nedir kazandırdığı? İstikrardır, güvendir. Eğer yüzde 10 barajı olmamış olsa, Türkiye bir koalisyonlar ülkesi olacaktı. Son 70 yılın yaklaşık 40 yılı hep koalisyonlarla gitmiştir. Ve bu koalisyonlar döneminde de hep kaybettik. 30 yıl tek partili iktidarlar dönemidir; bu dönemlerde de hep kazandık. Rahmetli Menderes'ten alın da, Demirel, Özal ve bizim dönemimiz" diye konuştu.
"YÜZDE 50 ALIYORSUN, BUNU HAZMEDEMİYORLAR"
"Şimdi, dünya bile bu işi test etmeye başladı" diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"İtalya'yı alın; bakın İtalya ne yaptı, yüzde 40'a düşürdü işi. Dedi ki, 'Bir parti yüzde 40'ı aşarsa tek başına iktidar olur.' Bizde böyle bir karar alacaksın, yer yerinden oynar. Bizde yüzde 50 alıyorsun, bunu hazmedemiyorlar. Bunları bir defa Türkiye'nin hazmetmesi gerekir. Türkiye bunları daha hazmedemedi. İngiltere'de, İskoçya'da bir partinin aldığı oy 12,4'tü galiba; 1 milletvekili çıkardı. Diğer tarafta 4,6 orada 55-56 tane milletvekili çıkarıyor. İtalya'da yüzde 40'la parlamentoda yüzde 60 sandalye alacak; ama bizde böyle bir şey söz konusu değil. Bizde de olmadı mı; oldu. 2002 Kasım seçiminde, biz yüzde 34,4 aldık. Parlamento'ya 2 parti girdik. Bizim parlamentoda temsilimiz yüzde 63'tü. Ama böyle bir şey koyarak değil. Yüzde 40'ı aşarsan yüzde 60 senindir diye değil. Başkası giremediği için parlamentoya, yüzde 34,4 ile yüzde 63 milletvekili aldık. Bunları hazmedebildiğimiz zaman, o ülkede huzur vardır, o ülkede refah vardır. Türkiye, o ilk dönemde ciddi bir toparlanma sürecine girdi. Bizler de o ilk dönemi başarılı şekilde geçirdik. O dönemde çok ciddi bir sıçramayı istikrar ve güvenle gerçekleştirdik."
"NE SİYASİ KÜRTÇÜLÜK YAPACAĞIZ, NE SİYASİ TÜRKÇÜLÜK YAPACAĞIZ"
Erdoğan, HDP'nin barajı aşamaması durumunda çözüm sürecinin tehlikeye gireceği söylentilerine açıklık getirdi. Çözüm sürecinin HDP ile başlamadığını ifade eden Erdoğan, "HDP yokken biz çözüm sürecini başlattık; demokratik açılımla başlattık. Neyle devam ettik; Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi ile devam ettik. Bu arada Akil İnsanların toplantılarını başlattım. Ondan sonra da çözüm sürecini başlattık. Bu zirvedir. Şuanda çözüm süreci devam ediyor. Bu çözüm sürecinin içerisinde sadece AK Parti, sadece bir başka parti değil; STK'lar da bu sürecin içerisinde. Medyanın, STK'ların, akademisyenlerin, aydınların bu işin içinde olması gerekiyor. Bu işe milletçe sahip çıkmalıyız. Bu işi milletçe ne kadar sahip çıkarsak, o kadar seri bir netice alacağız. Burada bir şey çok önemli; Türkiye'de çözüm süreci meselesi sadece belli bir ırkın sorunu olarak mı ele alınacak? Sıkıntı burada. Ben diyorum ki; hayır. Olayı bir defa genelleyeceğiz. Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Gürcü'süyle, Çerkez'iyle, Abaza'sıyla? Ülkemizde 78 milyon var. Biz buna sarılmak durumundayız. Yani, ne siyasi Kürtçülük yapacağız, ne siyasi Türkçülük yapacağız. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet; bizim çıkış yolumuz budur. Eğer biz, tek millette 78 milyonu görebiliyorsak, eğer tek bayrakta sadece bayrağımızı, yani bağımsızlık göstergesi hilali ve şehidimizin ifadesi yıldızıyla bayrağımızı görebiliyorsak, alternatif bir bayrak arayışına girmiyorsak, çözüm sürecini yakalıyoruz demektir. Devlet içerisinde devlet aramadan, tek devletle bu işi götürüyorsak mesele biter. Bunun için de bize asla siyasal ırkçılık yakışmıyor" şeklinde konuştu.
"BU ÜLKEYİ BİR HUZUR ÜLKESİ YAPALIM İSTİYORUZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, PKK'nın bütün çağrılara rağmen hala silahları bırakmadığının hatırlatılması üzerine, "Bu yeni bir süreç değil. Silahların bırakılmasına yönelik devletin çağrısı da yeni değil. Onlar silahı bırakırlar ya da bırakmazlar. Bırakırlarsa devletin planı farklıdır, bırakmazlarsa devletin planı farklıdır. Devlet bu planını duruma göre; a planı, b planı, c planı, hepsini uygulamak durumundadır. Bizler, bu ülkeyi bir huzur ülkesi yapalım, bu ülkenin gençleri dağlara kaçırılmasın istiyoruz. Analarını ağlatmasınlar istiyoruz. Ben Bingöl'e gittiğimde, anneler otobüsü durdurdular. Ellerinde resimlerle yanımıza geldiler. '3 senedir benim çocuğum yok' diyor. 'Şöyle zekiydi, böyle zekiydi, böyle dindardı' diye anlatıyor. Tabi ben resimleri aldım, isimlerini aldım, valimize verdim. Acaba nerede? Diyarbakır Belediyesi'nin önünde günlerce oturma eylemi yapan annelerimiz vardı. Ben o zaman Başbakan'dım, onları genel merkezimizde kabul ettim. Onlarla dertleştim, konuştum. Onların bir kısmı geldiler, annelerine kavuştular. Ama bunlar hala devam ediyor. 6-7-8 Ekim olaylarını biliyorsunuz. Ülkenin bu olumlu havasını provokate eden, sabote eden süreçler. Devlet elbette tedbirini alacak. Yüzde yüz başarı sağlanır mı? Yüzde yüz başarı hiçbir zaman, dünyanın hiçbir yerinde sağlanmamıştır. Temennimiz, azami ölçüde bu başarıyı yakalayabilmektir. Bizler, gerek hükümetimizle, gerek ilgili birimlerimizle sürekli toplantılarımızı yapıyoruz. Biran önce bu refah, mutluluk, huzur ortamını inşallah ülkemizde sağlarız" ifadelerini kullandı.
"BEN MİLLETİMİN BAŞKANLIK SİSTEMİNE 'EVET' DİYECEĞİNE İNANIYORUM"
Erdoğan, seçimlerde sürpriz olabileceği yönündeki ifadesini herkesin farklı bir yere çektiğini belirterek, "Benim sürpriz ifadem bu seçimlerden, yeni Türkiye, yeni Anayasa, Başkanlık Sistemi; bu 3 hedefi yakalayabilecek bir seçim sonucudur. Ben bunun için de, '400'ü verin, 400'ü alan bir parti gelsin bunları gerçekleştirsin' diyorum. Olmadı; 330'u yakalayan bir parti referandumla millete gitsin. Ben milletimin yeni Türkiye'ye, yeni Anayassa'ya ve Başkanlık sistemine 'evet' diyeceğine inanıyorum. Ben meydanlarda, Yeni Türkiye, Yeni Anayasa ve Başkanlık Sisteminden bahsediyorum. Sadece hükümet yetkilileri yeni Türkiye'yi, yeni Anayasa'yı, Başkanlık Sistemi ifadelerini kullanıyor. Fakat diğer partiler hiç yeni Anayasa'dan bahsetmiyor. Sadece hükümet kullanıyor, onlar niye kullanmıyor acaba? Başbakanlığım döneminde biz yeni Anayasa Komisyonu kurmadık mı? Burada kendileri bu iş için samimi olduklarını söylemediler mi? Tamam, hadi şimdi seçim var işte. Hadi gelin, milletten böyle bir yetki isteyin. Ama milletten bunu istemiyorlar. Çünkü bunların yeni Türkiye diye bir derdi yok. Bunlar şuanda bir eski Türkiye koalisyonu oluşturdular ve Türkiye'yi tekrardan geriye götürmenin çabası içerisindeler. Ben, bu tuzağa milletimizin düşmeyeceğine inanıyorum. Sürpriz diye kastettiğim şey; inanıyorum ki o rakamı, bu başlıkları gerçekleştirebilecek bir partiye vereceklerdir" diye konuştu.
"BAKARSINIZ UMULMADIK ANDA 2 PARTİ BİR ARAYA GELİR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimden sonra bir siyasi partinin tek başına yeni anayasayı ve Başkanlık Sistemini getirecek çoğunluğa ulaşamama ihtimalinde ne olacağının sorulması üzerine, şöyle cevap verdi:
"Bu durumda yeni Anayasa da Başkanlık Sistemi de ertelenmiş olur. Ne zaman yeterli çoğunluk olursa o zaman gerçekleşir. Öyle anlar olur ki; bakarsınız umulmadık anda 2 parti bir araya gelir, mutabık kalırlar, anlaşırlar, öyle de olabilir. Niye olmasın? Şuanda görünmüyor olabilir ama yarın bir araya gelirler, 'Tamam, şu şu koşullarda beraberce bu işi yapabiliriz' derler ve olur. Tamamen kesip atmak bana göre yanlış olur. Yeni Türkiye artık milletimizin kızılelmasıdır. Bunu meydanlarda, her yerde görebiliyorum. Biz, 30 yıl, 40 yıl, 50 yıl öncesinin Türkiye'sini değil, muhasır medeniyetler seviyesine çıkacak Türkiye'yi inşa ediyoruz. 12 yılda Türkiye'nin nereden nereye geldiğini görmemiz lazım. Şuanda sadece Türk Hava Yolları'nın dünyada en çok destinasyona uçan hava yolu şirketi olduğunu görmek bile Türkiye'nin nereden nereye geldiğini göstermesi bakımından önemlidir. 26 tane havalimanımız varken, 55 havalimanına çıktık. Bu Türkiye'de halkımızın refah düzeyinin nerelere çıktığını gösteriyor."