Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bugün Türkiye'nin, Suriye'de ve Irak'ta izlediği politikayı, Avrupa Birliği ve genel olarak batı karşısındaki duruşunu sorgulayanlar, milletimizin asırlık hürriyet mücadelesinin anlamını kavrayamamış olanla
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Ebediyete İntikalinin 78. yıldönümü münasebetiyle Beştepe Kongre ve Kültür Merkezi'nde Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından düzenlenen anma töreninde konuşma yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Vefatının 78. yıldönümünde kurtuluş savaşımızın Başkomutanı, Cumhuriyetimizin banisi ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal'i rahmetle yâd ediyorum. Gazi Mustafa Kemal ile birlikte ahrete irtihal etmiş tüm gazi ve şehitlerimize, şahsım ve milletim adına minnettarlığımı ifade ediyorum. 15 Temmuz'da ülkelerini ve özgürlüklerini korumak için canlarını feda eden şehitlerimize, bu uğurda yaralanan gazilerimize, ölümü göze alarak sokakları, caddeleri dolduran tüm kardeşlerimize şükranlarımızı sunuyorum" diyerek sözlerine başladı.
Çanakkale Savaşı ve Kurtuluş Savaşı ile Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde yıllardır yürütülen terörle mücadele ile 15 Temmuz darbe girişiminin hiçbir farkı olmadığını kaydeden Erdoğan, "Bunların hepsi de milletimizin yedi düvele karşı verdiği istiklal ve istikbal mücadeleleridir. Bugün Türkiye'nin, Suriye'de ve Irak'ta izlediği politikayı, Avrupa Birliği ve genel olarak batı karşısındaki duruşunu sorgulayanlar, milletimizin asırlık hürriyet mücadelesinin anlamını kavrayamamış olanlardır" diye konuştu.
"Bizim tarihimizde sömürgecilik lekesine, böyle bir utanca asla rastlayamazsınız"
Türkiye'nin kimsenin toprağında gözünün olmadığını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Her şeyden önce bizim tarihimizde sömürgecilik lekesine, böyle bir utanca asla rastlayamazsınız. Bizim medeniyetimizde hangi kökenden, hangi inançtan olursa olsun, aynı vatan topraklarında yaşadığımız, aynı havayı soluduğumuz, ekmeğimizin bölüşüp yediğimiz herkes kardeşimizdir. Tüm devletlerini bu anlayış ile kurmuş bir milletin, başkalarının haklarını gasp etmesi söz konusu olamaz. Orta Avrupa'dan Afrika'nın derinliklerine uzanan geniş bir coğrafyada asırlarca güven ve huzur ortamını tesis etmeyi başarmış bir devlet geleneğine sahibiz. Böyle bir müktesebattan batı tarzı bir işgalcilik profili çıkarmaya çalışanlar beyhude uğraşıyorlar. Bugün gidin Suriye'ye, gidin Irak'a, gidin Kuzey Afrika'daki, Balkanlar'daki herhangi bir yere oralardaki insanlara Türkiye ile Türk milleti ile ilgili kanaatlerini sorun, hiçbir yerde sömürge, zulüm gibi, katliam gibi ifadeler duymazsınız. Bunların yerine sadece artık bir sembol haline gelen vefalı Türk geldiğine teşekkürünü işitirsiniz."
"Türkiye Türkiye'den büyüktür"
TİKA görevlilerinin Makedonya'da dağ köylerinden birinde yaşadığı anıyı aktaran Erdoğan, "Makedonya'nın dağ köylerinden birine uzun uğraşlar sonunda ve çok zor şartlarda ulaşan TİKA ekibinin yanına elindeki bastonuna yaslanarak yaşı ilerlemiş bir ihtiyar yaklaşır. Aracın kapısının üzerindeki Türk bayrağını görünce bastonun ucuyla TİKA görevlisini dürterek niye bu kadar geç kaldınız diye sorar. Görevli şaşırır. Programın birkaç gün gerisinde kaldıklarını sanarak durumu izah etmeye çalışırken ihtiyar sözünü kesip devam eder: '100 yıldır sizi bekliyoruz.' Biz o coğrafyalardan ayrılalı bir asır oldu ama oradaki insanların bekleyişi hiç bitmedi. Dün devlet olarak oradaydık, bugün yardım kurumlarımızla, eğitim kurumlarımızla, sağlık kurumlarımızla, kalkınma projelerimizle oradayız. Hani diyorum ya, Dünya beşten büyüktür. Türkiye Türkiye'den büyüktür. Bunu böyle bilin. Yani biz 780 bin kilometrekareye hapis olamayız. Çünkü bizim fiziki sınırlarımız başkadır, gönül sınırlarımız bambaşkadır. Musul'daki, Kerkük'teki, Haseki'teki, Üsküp'teki, Kırım'daki kardeşlerimiz fiziki sınırlarımız dışında olabilir ama hepsi gönül sınırlarımızın içindedir" dedi.
"Gazi Mustafa Kemal aslında bir Osmanlı zabitidir"
Türkiye Cumhuriyeti'nin gökten zembille inmiş bir devlet olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu devletin kurucusu Gazi Mustafa Kemal'de nevzuhur bir asker ve devlet adamı değildir. Siz, 19 Mayıs 1919'u, 23 Nisan 1920'yi, 29 Ekim 1923'ü mesela 1071 Malazgirt Zaferinden, 1299 Osmanlı'nın kuruluşundan, 1453 İstanbul'un fethinden ayrı görürseniz yanlışa düşersiniz. Bunların hepside birbirinin devamıdır. Anadolu Selçuklu'nun bıraktığı yerden bayrağı nasıl Osmanlı devir almışsa, Osmanlı'nın bıraktığı yerden de Cumhuriyet devir almıştır. Gazi Mustafa Kemal aslında bir Osmanlı zabitidir. Anadolu'ya da Osmanlı ordusunun resmi görevlisi olarak geçmiştir. Bunun için diyorum ki, tarihimize bütünüyle sahip çıkacağız. Böylece Gazi'nin deyimiyle, 'Milletimiz de ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.' Bunu böyle anlamamız lazım."