Göz altı morlukları neden olur, kimlerde görülür, tedavisi var mıdır, lazerle bu kötü görünümden kurtulmak mümkün müdür? İşte cevapları...
Göz altı morluklarının oluşumu genetik ve çevresel faktörlere bağlı olarak gerçekleşmektedir. Genetik faktörlere bağlı olarak gerçekleşen göz altı morlukları, kişinin cilt yapısına bağlıdır. Açık ten rengine sahip kişilerde göz çevresindeki cilt ince ve beyaz renkli olduğundan yüzeye yakın noktalarda bulunan damarların biriktirdiği kan o bölgenin mor renkte görünmesine neden olmaktadır. Kemik yapısı da genetik nedenler arasında sayılabilir.
Emsey Hospital'dan Dermatoloji Uzmanı Uzm. Dr. Serpil Özyılmaz konuyla ilgili bilgi verdi...
Çukur göze sahip kişilerde göz altlarına düşen gölgeler nedeniyle bölge daha koyu renkte görünmektedir. Çevresel faktörlerin başında ise kansızlık gelmektedir. Cildin soluk görünmesine yol açan kansızlık nedeniyle cilt altındaki damarlar daha belirgin hale gelerek mor bir görünüme neden olmaktadır. Yine çevresel faktörlerden biri olan alerjik rahatsızlıklar da göz ve burun akıntıları meydana getirmekte, göz çevresindeki damarlarda biriken kan da damarların belirginliğini arttırarak mor bir görüntü ortaya çıkarmaktadır.
Alerjik rahatsızlıklara sahip kişilerde göz altı morlukları sıklıkla görülebilmektedir. Göz ve burun akıntılarıyla birlikte damarlarda biriken kan, damarların belirginliğini arttırarak göz altı bölgesinde mor bir görünüm oluşmasına neden olabilmektedir. Alerji kaynaklı, gözleri sürekli şişen kişilerde de şişen gözün gölgesi göz altına düştüğünden mor bir görünüm ortaya çıkabilmektedir. Sinüsleri tıkanık olan kişilerde, göz ve burun arasındaki damarlar genişleyerek kan toplayabildiğinden damarların görünümleri koyulaşarak göz altlarında mor bir görünüm ortaya çıkabilmektedir.
Kötü beslenen kişilerde de göz altı morlukları görülebilmektedir. Cilt ihtiyacı olan besinlere ulaşamadığında göz altlarında renk değişiklikleri ve morarmalar ortaya çıkabilmektedir. Örneğin; demir eksikliği cilt rengini soldurarak damarların daha belirgin hale gelmesine neden olabilmektedir.
Aşırı tuz tüketen kişilerin vücudu su tutacağından damarları genişleyerek daha belirgin hale gelecektir. Tuz tüketimini azaltarak su tüketimini arttırmak gerekmektedir. İlerleyen yaşlarda derinin hassaslaşmasıyla birlikte göz altındaki halkalar daha koyu bir görünüme bürünmektedir. Yine yaşlanmayla birlikte oluşan kırışıklıklar ve sarkmalar göz altı bölgelerinde gölgelenmelere ve koyu renk görünmelerine neden olabilmektedir. Regl dönemlerinde cilt renginde soluklaşmalar görüldüğünden göz altları daha koyu renkte görünebilmektedir. Sigara kandaki oksijen miktarını azalttığından göz altı morlukları sigara kullanan kişilerde de ortaya çıkabilmektedir.
Göz altı mezoterapi uygulaması: 5- 6 seanstan oluşan göz altı morluklarının azaltılmasını amaçlayan bir tedavi yöntemidir. Haftada bir kez uygulanmakta, her seans yaklaşık 15 dakika sürmektedir.
Göz altı dermaroller uygulaması: Botanik kök hücre ekstratlarından ve biyo-peptidlerden üretilen ürünlerle gerçekleştirilen bir tedavi şeklidir. Dermaroller ile uygulanan bu ürünler sayesinde göz altında oluşmuş olan koyu renk halkalardan ve torbalardan kurtulmak mümkün olabilmektedir.
Lazerle göz altı morluğu tedavisi: Pigmentasyon bozukluklarından kaynaklanan göz altı morluklarında lazerli tedaviler oldukça etkili olabilmektedir. Göz altı morluklarında kullanılan iki farklı lazer tedavisi mevcuttur. Bunlardan ilki fraksiyonel lazer tedavisidir. Bu tedaviyle morlukların rengi açılmakta ve deri altındaki bağ dokusu zenginleştirilmektedir. Böylece cilt kalınlaştırılarak morlukların görünümü azaltılmaktadır. Tedavi sırasında hafif düzeyde bir yanma hissi duyulabilmekte bu his yaklaşık 30 dakika kadar sürebilmektedir. İyileşme evresinde yaklaşık 3 -4 gün kızarıklık ve pullanma görünebilmektedir. Toplamda birer ay arayla uygulanan 3 seansta tedavi sonlandırılmaktadır. İkinci yöntem ise erbium lazerle uygulanan resurfacing tedavisidir. Bu uygulamada göz kapakları lokal anestezi uygulanarak uyuşturmaktadır. İyileşme sürecinde 4-5 gün kızarıklık ve hafif ödem oluşumu görülebilmektedir. 1 ayın sonunda deri normal rengini almaktadır. Bu uygulama için ek bir seansa ihtiyaç duyulmamakta yalnızca tek seferlik bir uygulama yeterli olmaktadır.