Milas Toplum Sağlığı Merkezi Başkanı Dr. Barış Akıncılar, 21-27 Mart tarihleri arasında çeşitli etkinliklerle bilinçlendirme çalışmaları yapılan "Dünya Tuza Dikkat Haftası" ile ilgili basın açıklaması yaptı. Akıncılar, fazla tuz tüketiminin çeşitli hastalıklara neden olabileceğine değindi.
"GÜNLÜK TUZ TÜKETİM MİKTARI 5 GRAMI AŞMAMALIDIR"
Akıncılar, gizli tuza dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayarak: "Aşın tuz (sodyum) tüketimi; kardiyovaskiiler hastalıklar, böbrek hastalıkları, hipertansiyon, inme, osteoporoz ve bazı kanser türlerinin oluşmasına neden olabilmektedir. Günlük tuz tüketimi 5 gramı (1 tepeleme çay kaşığı veya silme tatlı kaşığı) aşmamalıdır. Tüketilen tuz iyotlu olmalıdır.
Dünya Sağlık Örgütü; yüksek tansiyon, kalp hastalıkları, böbrek hastalıkları başta olmak üzere şişmanlık, şeker hastalığı ve bazı kanser türlerinden korunmak ve kemik sağlığını korumak amacıyla tüketilmesi gereken tuz miktarını günde 5 gram (bir tepeleme çay kaşığı veya 1 silme tatlı kaşığı) olarak önermektedir. Bu miktar ise yemeklere tuz eklenmeden doğal olarak günlük tüketilen yiyecek ve içeceklerle sağlanmaktadır. Sofra tuzunun yaklaşık %40'ı sodyumdur. Toplam 5 gr tuz yaklaşık 2 bin mg sodyum içermektedir" dedi.
"TUZA DİKKAT HAFTASI"
Aşırı tuz tüketiminin önüne geçilmesi gerektiğine değinen Akıncılar: "Bakanlığımız tarafından Kasım 2011 yılından beri 'Türkiye Aşırı Tuz Tüketiminin Azaltılması Programı"' yürütülmektedir. Söz konusu program kapsamında fazla tuz tüketiminin sağlık üzerine olumsuz etkilerine yönelik kamuda farkındalık oluşturulması ve bilgilendirme yapılması, aşırı tuz tüketiminin azaltılması amacıyla dünyada olduğu gibi ülkemizde de "Tuza Dikkat Haftası" etkinlikleri yapılmaktadır. Her yıl belirlenen farklı bir tarihte gerçekleştirilen "Dünya Tuza Dikkat Haftası" bu yıl 21-27 Mart 2016 tarihleri arasında olacaktır" diye konuştu.
Yapılan bilinçlendirmeyle tuz tüketimine karşı farkındalığın biraz daha arttığını belirten Akıncılar: "Bu yıl tema olarak; daha önceki yıllara göre toplumda aşırı tuzun sağlığa etkileri konusunda farkındalığın biraz daha arttığı, farklı sektörlerde işbirliklerinin gerçekleştiği, yine de tükettiğimiz tuzun fazla olduğu vurgulanmış, özellikle farkında olmadan gıdalarla aldığımız gizli tuza dikkat etmemiz gerektiği belirtilmiş ve daha az tuzlu olan gıdaları tercih etmemiz önerilmiştir. 2012' de Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneğince 4 ilde (İstanbul, Ankara, İzmir ve Konya) 657 kişide gerçekleştirilen "Türkiye'de Tuz Tüketimi Çalışmasında (SALTurk ) 55 kişi başı günlük tuz tüketiminin biraz azalmakla beraber halen sağlığı olumsuz etkileyebilecek düzeyde olduğu saptanmıştır (15 g/gün). Söz konusu çalışmada günlük tuz tüketiminin yüzde 55.5' inin yemek tuzundan, yüzde 31.9' unun ekmek tuzundan, yüzde 12.6' sının sofra tuzundan geldiği belirlenmiş, yemek tuzunun ise; yüzde 42.62' sinin eklenen tuz, yüzde 10. 75'i işlenmiş tuz, yüzde 2.15' i doğal olarak gelen tuz olduğu saptanmıştır."
Akıncılar, sofradan tuzluğun kaldırılması gerektiğine dikkat çekerek: "Sonuç olarak dünyada birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de tuz tüketimi hala fazladır, Bölgelere göre farklılık görülmekle birlikte günlük tüketim genel olarak önerilenin 2.5-3.5 katı kadardır. Günlük tuz tüketimi 5 gramdan az olmalıdır. Daha az tuz tüketiminin sağlanması için Sağlık Bakanlığı Türkiye Beslenme Rehberinde aşağıdaki önerilere yer vermiştir.
Bu öneriler; tuz tüketimi azaltılmalıdır. Günlük olarak 5 gramı (1 tepeleme çay kaşığı veya silme tatlı kaşığı) geçmemeli ve iyotlu tuz kullanılmalıdır. Besin sanayisinde kullanılan ve genellikle ambalajlı besinlerin besin etiketinde yer alan mono sodyum glutamat, sodyum nitrat, sodyum bikarbonat, sodyum sitrat, sodyum askorbat vb. tüm sodyumlu bileşiklerin tüketimine dikkat edilmelidir. Çünkü bunlar besinin tuz/sodyum içeriğini artırmaktadır. Yemek hazırlama, pişirme ve tüketim sırasında ilave edilen tuz miktarı azaltılmalıdır. Hatta besinlerin bileşiminde sodyum bulunması nedeniyle hazırlama ve pişirme sırasında mümkünse tuz eklenmemelidir. Sofrada yemeklere tuz ilavesi yapılmamalı ve sofradan tuzluk kaldırılmalıdır. Hazır soslar (soya sosu, ketçap sos, barbekü sos, tartar sos, salsa sos, hardal, makarna sosu gibi), atıştırmalık ürünler (cips, tahıl bazlı bar, meyve bazlı bar, ekstrüde ürünler, patlamış mısır gibi), tuzlanmış kuruyemişler (fındık, fıstık, ceviz, badem, leblebi, kavurga, kabak ve ayçiçeği çekirdeği, her türlü çekirdek içi vb.), turşu ve salamura (siyah ve yeşil zeytin, sebze turşuları), balık konserveleri, tuzlanmış, tütsülenmiş ve/veya salamura edilmiş et ve balık ürünleri ile aromalı/aromasız, doğal/doğal olmayan mineralli içecekler yüksek miktarda tuz içermeleri nedeniyle az tüketilmelidir.
SATIN ALINMIŞ GIDALARA DA DİKKAT
Geleneksel olarak evlerde hazırlanan turşu, salça, tarhana, kurut, yaprak salamurası vb. yiyeceklerin tuz içeriği fazladır. Bu nedenle daha az tüketilmeli ve hazırlarken yüksek miktarda tuz kullanımından kaçınılmalıdır. Salamura ürünlerin tuz içeriğinin azaltılması için suda yıkama ve bekletme gibi işlemler uygulanabilir. Satın alınan işlenmiş ürünlerin etiket bilgisi mutlaka okunmalı, tuzsuz ya da tuzu azaltılmış ürünler tercih edilmelidir. Ambalajlı tüketime sunulan gıdaların içeriği etiket bilgisinden okunmalı ve benzer gıdalarda tuz ve tuz yerine geçen maddelerin miktarları daha düşük olanlar tercih edilmelidir. Ev dışı beslenmede yemeklerin ve besinlerin içindeki tuz miktarı öğrenilerek mümkünse az tuzlu veya tuzsuz hazırlanması istenmelidir.
TUZ YERİNE KULLANILACAK LEZZET ARTTIRICILAR
Tuz yerine doğal lezzet arttırıcılar (soğan, sarımsak, baharatlar, limon, sirke, biber vb.) kullanılmalıdır. Tuz tüketiminin azaltılması konusunda bir süre ısrarlı davranıldığında, kişinin tuzu azaltılmış beslenme biçimine alışabileceği unutulmamalıdır" diyerek önerilerde tuz tüketimiyle ilgili dikkat edilmesi gerekenleri açıkladı.