Eski savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yakalama kararına karşı yurtdışına kaçmalarıyla cibilliyetlerinin de ortaya çıktığını belirten Erdoğan: Almanya'yı da göreceğiz. Uluslararası hukukun gereğini yerine getirmeliler
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Rize'deki programları çerçevesinde Valilikçe organize edilen öğle yemeğinde sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerine hitap etti. Erdoğan konuşmasında haklarında yakalama kararı çıkmasına karşın yurt dışına çıkan eski savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'ya ilişkin açıklamalarda bulundu:
KAÇTILAR MI, BUYURUN KAÇTILAR: İşte görüyorsunuz ne diyordu o paralel örgütün önde gelenleri, medyası 'Hakimler, savcılar yurt dışına kaçar mı? Onlar için adli kontrolle serbest bırakılma gibi bir şey yakışır mı?' Ne oldu, buyurun, kaçtılar mı? Kaçtılar. Ama burada bir şey çok anlamlıydı. Bir, onlar kaçmak suretiyle karakterlerinin, cibilliyetlerinin ne olduğu ortaya çıktı.
ALMANYA VERMEZSE...: Bana kaçacak diyenlerin Gürcistan'dan Ermenistan'a oradan da Almanya'ya kaçtığını görüyoruz. Şimdi Almanya'yı da göreceğiz. Öyle zannediyorum ki süratle bunlarla ilgili büyük ihtimalle kırmızı bülten çıkacaktır ve bu kırmızı bültenle beraber Almanya'yı da göreceğiz, bakalım ne yapacak. Oldu oldu, olmadığı takdirde Almanya, bizden herhangi bir suçluyu bundan sonra Tayyip Erdoğan imzasıyla isteyemez, alamaz, vermem. Herkes uluslararası hukukun gereği neyse bunu yerine getirecek, getirmediği takdirde biz de aynen mukabiliyle cevap veririz. Türkiye bir muz cumhuriyeti değildir.
, BAKIN BEN BURADAYIM: Vesayetin her türüyle kesintisiz bir mücadele içinde olduk milletimizin bize hep istikametimizin çizmesini sağladık. Zihinlerdeki kirli planların ortaya döküldüğü ve ihanet şebekesinin topyekûn harekete geçtiği bir ortamdayız. Resmi Cezayir seyahatine gittiğimde kaçıyor diyenlere soruyorum ne oldu bakın ben buradayım.
SESSİZ KALAN SUÇA ORTAKTIR: Bu ihanet şebekesi karşısında sessiz kalan herkes bu suça ortak olmaktadır devir tarafsız kalma devri değildir. Yalan ve iftira makinesine dönüşen bu şebekeye destek veren herkes Türkiye'nin önünü kesmeye ortaktır. Yıpratma amaçlı iddialar ve oyunlar karşısında sessiz kalırsam sorumluluğumu yerine getirmemiş olurum.
MİLLETİMİZ BU YAŞANANLARIN HESABINI SORACAK: İnanıyorum ki milletimiz bu yaşananların hesabını sorumlularından soracaktır. Bu millet ayağa kalktığında tam kalkar. Son zamanlarda yaptığımız operasyonlarda çok ciddi bedel ödetiyoruz. Şehitlerimizin kanı yerde kalmayacak. Hiç kimse 780 bin km'lik bu vatan toprağında bir operasyon yapmayı düşünmesin bunun bedelini ağır öder.
YÖNETİM SİSTEMİ DEĞİŞMİŞTİR: Cumhurbaşkanı elbette Anayasa'da sınırları çizilen yetkiler çerçevesinde ama doğrudan millete karşı sorumlu olarak görevini yürütmek durumundadır. Bu makamda kim oturursa otursun yapacağı budur. İster kabul edilsin ister edilmesin, Türkiye'nin yönetim sistemi bu anlamda değişmiştir. Şimdi yapılması gereken bu fiili durumun hukuki çerçevesinin yeni bir Anayasa ile netleştirilmesi, kesinleştirilmesidir. Hem buna engel olup hem de 'Cumhurbaşkanı her şeye karışıyor' demek, yağmur altında yürürken ıslanmaktan şikayet etmekten farksızdır.
BUNLARIN DERTLERİ BAŞKA: Ne diyorlar, cumhurbaşkanı da her şeye karışıyor. Cumhurbaşkanı koalisyon istemiyor, başbakan istiyor. Yani müddei iddiasını ispatla mükelleftir. Dert o değil, alışmışlar. Geçmişte bunlar cumhurbaşkanlarına, seçilmiş cumhurbaşkanlarına pislik atarak, onları yıpratarak indirmeye alışmışlar. Suriye, terör, koalisyon meselesi de bunun dışında değil. Hepsinin faturası da cumhurbaşkanına kesiliyor. 7 haziran seçimleri olduğunda, dünya ne söylüyor? Erdoğan kaybetti. Ya seçime giren ben değilim, niye benimle ilgili hale getiriyorsunuz? Dert başka. Kusura bakmasınlar. Ben onların arzu ettiği cumhurbaşkanı olmadım, olmayacağım.
MUHTARLAR BİLDİRECEK: Muhtarlarımıza şunu söyledim. İstihbarat gelsin de benim mahallemdeki bölücü terör örgütü mensubunu bulsun demeyeceksiniz. Bir mahallede köyde hangi evde kim var, kim oturuyor bunu en iyi bilen sizsiniz. Muhtar olarak hangi evde kim olduğunu, kimin neshebinin ne olduğunu siz gayet iyi biliyorsunuz dedim. Bunlar teröristse, bunlar adi suçlar işlemişse, şu veya bu... Bunları gelip oradaki tüm emniyet mensuplarımıza adli görevlilere herkese bildirecek olan sizsiniz. Çünkü siz atanmış değilsiniz, siz seçilmişsiniz dedim. Seçilmiş atanmıştan her zaman üstündür dedim.